27 Haziran 2013 Perşembe

Okul Yöneticileri Seçim ile Belirlensin

Sayı : 2013/H800/1272

Konu : MEB Eğitim Kurumu Yöneticileri Atama

ve Yer Değiştirme Yönetmeliği Taslağı 24.06.2013

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI

İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü’ne

İlgi : 20.06.2013 gün ve 1451007 sayılı yazınız.

İlgide günü ve sayısı belirtilen yazınızda, Bakanlığınıza bağlı eğitim kurumları

yöneticiliklerini ikinci görev olarak yürüteceklerin seçimine, atanmasına ve yer

değiştirmelerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla, Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim

Kurumu Yöneticileri Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği taslağı hazırlandığı belirtilmekte,

taslak hakkındaki görüşlerimiz sorulmaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumu Yöneticileri Atama ve Yer Değiştirme

Yönetmeliği Taslağı aynı zamanda Bakanlığınız ile il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin

resmi internet sitesinde yayımlanmış, taslak, eğitim camiasının görüş, öneri ve eleştirilerine

de açılmıştır.

Öncelikle yönetici atama ve yer değiştirme yönetmeliğini yürürlüğe koymadan,

öğretmen ve yöneticilerimizin görüş, öneri ve eleştirilerine açmanızın oldukça yararlı

olduğunu belirtmek isteriz. Bizler de EĞİTİM SEN olarak, yönetici atama ve yer değiştirme

yönetmeliğiyle ilgili görüşlerimizi sizlerle paylaşmak isteriz.

Yönetmelik taslağı hakkındaki görüşlerimizi iletmeden önce, bugüne değin yapılan ve

yaşananların paylaşılmasını yararlı buluyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı, 2004-2013 yılları

arasında yönetici atama yönetmeliğini en az 13 kez tamamen veya kısmen değiştirmiştir. Bu

değişikliklerin iptali istemiyle eğitim ve bilim hizmetleri hizmet kolunda örgütlü sendikalar

tarafından açılanlar başta olmak üzere, açılan davaların önemli bir bölümünde yürütmenin

durdurulması ve iptal kararları verilmiştir. Yeterli hazırlık yapılmadan, sendikaların görüşleri

göz önünde bulundurulmadan yapılan bu değişiklikler ve yargı kararları üzerine, yönetici

atamaları kesintiye uğramış, yapılan atamalar iptal edilmiş ve büyük bir kaos yaşanmıştır. Bu

kaosun sorumlusu, hiç kuşku yok ki Milli Eğitim Bakanlığı’dır.

13.08.2009 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim

Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmelik henüz

yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, yalnızca bir ay içerisinde iki kez değiştirilmiştir

(29.08.2009 gün ve 27334 sayılı Resmi Gazete ile 10.09.2009 gün ve 27345 sayılı Resmi

Gazetelerde yayımlanan yönetmelik değişiklikleri). Aynı Yönetmelik, 15.05.2010 gün ve

27582, 09.10.010 gün ve 27724, 09.08.2011 gün ve 28020 sayılı Resmi Gazetelerde

yayımlanan yönetmelik değişiklikleriyle üç kez daha değiştirilmiştir. 28.02.2013 gün ve

28573 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları

Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmelikle, 13.8.2009 gün ve 27318

sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin

Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır. Halen yürürlükte olan yönetmeliğin Resmi Gazetede yayımlanmasının üzerinden, henüz 4 ay

geçmeden yeni bir yönetmeliğin yürürlüğe konulmak istenmesi bu savımızın açık kanıtıdır.

Yalnızca EK 2 olarak adlandırılan Yönetici Değerlendirme Formunda yapılan değişikliklere

ilişkin bir açıklama kaleme almak, baskıya hazır bir kitap yazılması anlamına gelecektir.

Eğitim Sen olarak genel ilkemiz, eğitim kurumu yöneticilerinin, belirli koşullar

taşıyanlar arasından, eğitim kurumlarında görev yapan çalışanların, öğrenci ve velilerin ortak

iradesiyle ve seçimle belirlenmesidir. Seçim yönteminin katılımcı demokrasiye, eğitimbilim

gereklerine en uygun yöntem olduğu kanısındayız. Bu nedenle sendikamız söz konusu

yöntemi yaşama geçirmeye yönelik seçim yönetmeliği taslağını bakanlığınıza birkaç kez

iletmiştir. Yeni öneri ve katkılarla zenginleşebilecek söz konusu taslak incelendiğinde, bu

önerinin gerçekleşebilir, rasyonel ve etkili bir yöntem olduğu görülecektir. Dolayısıyla bu

önerinin yaşama geçirilmesi için gecikmeksizin çalışmaların başlatılmasını istiyoruz.

Eğitim yöneticilerinin seçimle belirlenmesi önerimiz esas olmakla birlikte,

yönetmelik taslağına ve yürürlükteki yönetmeliğe ilişkin görüş ve önerilerimiz de yazımız

ekinde Bakanlığın takdirine sunulmuştur.

Eğitim emekçileri ve onların öz örgütleri olan eğitim ve bilim hizmetleri hizmet

kolunda örgütlü sendikalardan gelecek öneri ve eleştiriler doğrultusunda, tartışmaları en aza

indirecek bir yönetmeliğin hazırlanmasını ve yönetici atamalarında yaşatılan kaosa bir son

verilmesini umuyoruz.

Gereğini bilgilerinize sunarım.

Mehmet BOZGEYİK

Genel SekreterMilli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumu Yöneticileri Atama ve Yer Değiştirme

Yönetmeliği Taslağı Hakkındaki Görüşlerimiz

1. Taslağın ‘Tanımlar’ başlıklı 4/1-h maddesinde yöneticiler tanımlanmış ancak müdür

başyardımcıları eğitim yöneticileri arasında sayılmamıştır. Müdür, müdür başyardımcısı ve

müdür yardımcılarının atama ve yer değiştirme biçimlerinin farklı şekillerde düzenlenmek

istenmesi, müdür başyardımcılarının eğitim yöneticileri arasında sayılmamasının gerekçesini

oluşturamaz. 99/13184 sayılı Bakanlar Kurulu kararına dayanılarak, 10.08.1999 gün ve 23782

sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konan Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve

Kurumların Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmeliğin 7.

maddesinde müdür başyardımcısı normunun da düzenlendiği göz önünde bulundurulduğunda,

müdür başyardımcısının da eğitim yöneticileri arasında sayılması gerektiği sonucuna

ulaşılacaktır.

2. Taslağın ‘Sınava başvuru ve atama şartları’ başlıklı 5/1-b maddesinde; “Atanmak

üzere başvurulacak eğitim kurumuna alanı itibariyle öğretmen olarak atanabilmek”,

yönetici adaylarında aranacak koşullar arasında sayılmıştır.

Düzenleme, eğitim kurumlarında aylıkları karşılığında girebilecekleri ders olduğu halde,

yönetici adaylarının bu eğitim kurumlarına yönetici olarak atanma istemiyle başvuruda

bulunabilmelerini engelleyecektir. Yönetmelik hükmünün halen yürürlükte olan yönetmeliğin

5/1-b maddesinde yer aldığı gibi; “Atanmak üzere başvurulacak eğitim kurumuna alanı

itibarıyla öğretmen olarak atanabilmek veya bu eğitim kurumunda aylık karşılığı

okutabileceği ders bulunmak” biçiminde düzenlenmesi, çok daha yerinde olacaktır. Bu

biçimde bir düzenleme, 439 sayılı Yasanın 21.03.2006 gün ve 5473 sayılı Yasayla değiştirilen

6. maddesi ile 2007/19 sayılı Genelgeye de uygun olacaktır. Genelgede, “… ders bütünlüğü

de dikkate alınarak örgün ve yaygın eğitim kurumları müdür, müdür başyardımcısı ve müdür

yardımcılarına haftada 6 saat aylık karşılığı ders görevi verilecek, aylık karşılığı ders

görevini dolduran yöneticilere 6 saate kadar da ek ders ücreti karşılığı ders görevi

verilebilecektir. Görev yaptıkları kurumların özelliği nedeniyle derse girmeleri mümkün

olmayan yöneticiler bu kapsam dışında değerlendirilecektir. Ayrıca, kadrolarının bulunduğu

eğitim kurumunda yeterli ders sayısı olmaması gibi nedenlerle aylık karşılığı ders görevini

dolduramayan yöneticiler, aylık karşılığı ders görevlerini doldurmaları amacıyla bir başka

eğitim kurumunda görevlendirilmeyecektir.” biçiminde bir açıklama yer almaktadır. 2007/19

sayılı Genel uyarınca, bir eğitim yöneticisi, alanında girebileceği ders bulunmasa bile eğitim

kurumundaki yöneticilik görevini sürdürebilecektir.

Yönetmelik taslağının aynı maddesinde, Fen Liseleri, Sosyal Bilimler Liseleri, Güzel

Sanatlar ve Spor Liseleri, Anadolu Liseleri, Bilim ve Sanat Merkezleri, Mesleki ve Teknik Eğitim Kurumları, Halk Eğitim Merkezleri, Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu

yöneticilerinde aranan koşullara yer verilmemiştir. Yani bu okul ve kurum yöneticiliklerine

hangi ölçütlerle atam yapılacağı düzenlenmemiştir. Bu eğitim kurumlarından Fen Liseleri,

Sosyal Bilimler Liseleri, Güzel Sanatlar ve Spor Liseleri, Bilim Sanat Merkezleri ve Anadolu

Liselerinde öğretmen olarak görev yapabilmek için sınav kazanmış olmak koşulu arınırken,

yönetici olmak için başkaca bir koşul aranmaması kanımızca düzenlemenin eksik olduğunu

göstermektedir.

Yine aynı maddenin 1/d bendinde, son dört yıl içerisinde aylıktan kesme ve daha ağır bir

disiplin cezası almamış olmak, yönetici olarak başvuru ve atama koşulları arasında

sayılmıştır. Yönetmelik taslağının anılan hükmünün 657 sayılı Devlet Memurları Yasasının

disiplin cezalarının uygulanmasını gösteren 132. maddesiyle çeliştiği açıktır. 657 sayılı

Yasanın 132/3. maddesinde “Kendilerine disiplin cezası olarak aylıktan kesme veya kademe

ilerlemesini durdurma cezası verilenler, valilik, büyükelçilik, müsteşar, müsteşar yardımcılığı,

genel müdürlük, genel müdür yardımcılığı ve daire başkanlığı görevlerine atanamazlar.”

hükmüne yer verilmiştir. Yasa, aylıktan kesme ve daha üst bir ceza alanların hangi

görevlere atanamayacaklarını tek tek saymıştır. Bunların arasında eğitim kurumları

yöneticilikleri yoktur.

Yasaların uygulanmasını göstermek için çıkarılan tüzük ve yönetmeliklerin dayalı

oldukları yasalara aykırı düzenlemeler taşıyamayacakları idare hukukunun bilinen

ilkelerindendir. 657 sayılı Devlet Memurları Yasasının 132/3. maddesinde kendilerine

aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilenlerin hangi görevlere

atanamayacakları tek tek sayılmışken, yönetmelikle aylıktan kesme ve daha üstünde ceza

alanların eğitim kurumları yöneticiliklerine atanamayacakları hükmünün getirilmiş olması,

normlar hiyerarşisine açıkça aykırılık oluşturmaktadır.

3. Yönetmelik taslağının ‘Komisyonlar ve görevleri’ başlıklı 7. maddesinde, bakanlık

düzeyinde Sınav Komisyonu, iller düzeyinde İl Sözlü Sınav ve Değerlendirme Komisyonu

önerilmekte, ancak bu komisyonlarda sendika temsilcilerine yer verilmemektedir. Oysa

Bakanlığınızın sendikamızın önerisiyle 2002 yılında Kurum İdari Kurulunda alınan “Milli

Eğitim Şurası’na katılan üyelerin %5’ini sendika temsilcilerinin oluşturması, TBMM

uzmanlık komisyonları, öğretmen evleri, İLKSAN, okul yönetim kurulları ile bakanlık merkez

ve taşra örgütlerinde oluşturulmuş, bundan sonra oluşturulacak olan sürekli ya da geçici

kurul ya da komisyonlara en az bir sendika temsilcisinin katılmasına ve bunların görev

güvencelerinin sağlanmasına yönelik düzenlemelerin yapılması ve gerekli önlemlerin

alınması” kararını uygulama yükümlülüğü vardır. Ayrıca adı geçen komisyonların amaçları

ve görevlerine ilişkin hükümler incelendiğinde kamu görevlileri sendikalarının kurulun

bileşenleri arasında yer almasının; meşruiyet, etkililik, sonuç alıcılık ve yerindelik açısından komisyonların görevlerini yerine getirmesine önemli yararlar sağlayacağı kuşkusuzdur. Yine

bir komisyona hem sözlü sınav yapmak, hem itirazları incelemek, hem de değerlendirme

formu sonuçlarını değerlendirmek görevlerinin verilmesinin de büyük bir adaletsizlik

yarattığını belirtmek isteriz.

Yine madde metninde yer aldığı için sözlü sınava ilişkin itirazlarımızı da burada dile

getirmek isteriz. Sözlü ve mülakat sınavlarının haksız ve hukuka aykırı olduğuna ilişkin çok

sayıda yüksek mahkeme kararı vardır. Nitekim Danıştay İkinci Dairesi 11.01.2004 günlü

Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirme

Yönetmeliğine karşı açılan 2004/840 Esas sayılı davada, önce 27.09.2004 günü “… dava

konusu yönetmeliğin 22. maddesinin mülakata ilişkin kısımlarının yürütmesinin

durdurulmasına” karar vermiş, sonra da 14.03.2007 gün ve 2007/1042 sayılı kararıyla

mülakata ilişkin düzenlemeleri iptal etmiştir.

Danıştay İkinci Dairesi, 4.3.2006 günlü Resmi Gazetede Yayımlanmış olan Milli Eğitim

Bakanlığı Eğitim Kurumu Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği için

açtığımız davada da, 2006/878 Esas sayılı dosyada “… yapılacak atamalarda eşit

koşullarda yarışmalarını sağlayan nesnel bir yöntem olan yazılı sınavdan sonra, her

türlü öznel değerlendirmeye açık sözlü sınav yapılması, yazılı sınavların nesnel

sonuçlarını etkisiz kılacağından, yönetmeliğin sözlü sınav öngören düzenlemesi hukuka

uygun değildir” gerekçesi ile sözlü sınav yapılmasına ilişkin yönetmelik hükmünün

yürütmesini durdurmuştur.

Kaldı ki sözlü sınavlar ve mülakatın sözlü olma niteliği, içeriği sınama ve değerlendirme

olanağı vermediğinden dolayı idari yargı denetimini yalnızca yetki ve şekil unsurları ile

sınırladığından Anayasanın “idarenin her türlü eylem ve işlemi yargı yoluna açıktır”

kuralına da aykırı düşmektedir.

4. Yönetmelik taslağının ‘Yöneticilik sınavları ve değerlendirme’ başlıklı 8/2.

maddesinde, yazılı sınavların ihtiyaca binaen Eylül ayında yapılacağı hükmüne yer

verilmiştir. Yönetici adaylarının kariyer ve liyakat ilkesi açısından geleceklerini

planlayabilmeleri ve belirsizliğe, keyfiliğe yer vermemek için, sınavların belirli aralıklarla,

‘örneğin her yıl Eylül ayında’ gibi, yapılması kurala bağlanmalıdır. Kaldı ki hukuksal

metinler belirsizlik yaratmak için değil, belirsizlikleri ortadan kaldırmak için yürürlüğe

konulmaktadır. Herhangi bir hukuksal metinde ihtiyaca binaen gibi bir ifadenin yer alması,

hukuk kurallarıyla belirsizlik yaratılması anlamına gelecektir.

Yine yönetmelik taslağının anılan maddesinden, yukarıdaki gerekçeler göz önünde

bulundurularak, sözlü sınava ilişkin hükümler çıkarılmalıdır.

5. Yönetmelik taslağının 11. Maddesinde ‘Sözlü sınav konuları ve puan değerleri’

düzenlenmiştir. Yüksek mahkeme kararları göz önünde bulundurularak, sözlü sınavı düzenleyen bu madde de yönetmelik taslağından çıkarılmalıdır. Kaldı ki sözlü sınava 70 puan

barajı konması, yazılı sınavda ne kadar yüksek puan alırsa alsın (örneğin 95 ve üzerinde bir

puan), bir adayın sözlü sınavla (örneğin 69 puanla) elenmesinin yolunu açacaktır.

6. Yönetmelik taslağının 12. Maddesinde ‘Yöneticiliğe atama’ düzenlenmiştir.

Belirsizliğin ortadan kaldırılması için, boş kadro alması koşuluyla, eğitim yöneticilerinin

belirli aralıklarla, örneğin altı ayda bir veya her yıl Mayıs- Haziran aylarında atama

yapılacağı kurala bağlanmalıdır.

Yönetmelik taslağının 12/6. Maddesinde, Müdür başyardımcılığına atanma yerine, müdür

başyardımcılığına görevlendirme düzenlenmiş, müdür başyardımcılığının güvencesi ortadan

kaldırılmıştır. Üstelik bu görevlendirme konusundaki yetki, bir biçimde, tamamen okul

müdürüne bırakılarak ve müdür yardımcısı olmak dışında hiçbir ölçüt ortaya konmayarak,

yönetici ataması/görevlendirmesinde tamamen kuralsız bir yöntem belirlenmiştir.

7. Yönetmelik taslağının 13 ve 14. maddelerinde ‘Kurucu müdür’ ve ‘Müdür yetkili

öğretmen’ olarak görevlendirme düzenlenmiştir. Bu görevler için duyuru yapılmadığı ve

herhangi bir koşul aranmadığı dikkate alındığında, bunlara önemli bir ayrıcalık sağlandığı

görülmektedir. Bu nedenle kurucu müdürlere ve müdür yetkili öğretmenlere ilişkin hükümler,

daha doğru olacak biçimde, bu görevlere yapılacak görevlendirmeler, duyuru, sınav puanı gibi

belirli ölçütlere bağlanmalıdır.

8. Yönetmelik taslağının 15. Maddesinde ‘İsteğe bağlı yer değiştirmeler’ düzenlenmiştir.

Buna göre görevli bulundukları eğitim kurumlarında üç yıl görev yapan yöneticiler, yer

değiştirmeler valiliklerce yapılacağından, yalnızca il içerisinde yer değiştirme isteğinde

bulunabilecektir. Oysa yönetmeliğin, yöneticilerin, iller arasında yer değiştirmelerine de

olanak verecek biçimde yeniden düzenlenmesi gerekir. Özür grupları başta olmak üzere, iller

arasında yer değiştirmek isteyen eğitim kurumu yöneticilerine bu olanağın tanınmaması

büyük bir haksızlık olacaktır.

9. Yönetmelik taslağının 16. Maddesinde ‘Çalışma süresine bağlı yer değiştirmeler’

başlığı altında, bir süredir uygulanmakta olan eğitim yöneticilerine rotasyon uygulaması

düzenlenmiştir. Üstelik bu yapılırken, sekiz yıl olan rotasyon uygulaması altı yıla

düşürülmüştür. Yönetmeliğin anılan maddesi ile geçici maddelerde de bu konuda bir

düzenleme yer almadığından, eğitim kurumu yöneticilerinin geçmiş çalışma süreleri de buna

eklenmiş, böylece yönetmelik, haksız ve kanunların geçmişe yürümezliği ilkesine aykırı

olacak biçimde geçmişi kapsayacak biçimde düzenlenmiştir. Eğitim kurumu yöneticilerinin

rotasyonu, eğitim yöneticileri, eğitimciler ve eğitim sendikaları tarafından yeterince

tartışılmamıştır. Üzülerek belirtmek isteriz ki, bu konuda ortak bir çözüm bulunması için

Bakanlığınızca hiçbir çaba da sarf edilmemiştir.10.Yönetmelik taslağının 17. Maddesinde, ‘Atama ve yer değiştirmelerde puan eşitliği’

düzenlenmiştir. Ancak belirtilen hallerde de puan eşitliğinin bozulmaması durumunda hangi

yöntemin uygulanacağına ilişkin bir kural konulmamıştır.

11.Yönetmelik taslağının 18. Maddesinde ‘Soruşturmaya bağlı yer değiştirmeler’

düzenlenmiştir. Buna göre eğitim kurumu yöneticilerinin, soruşturmaya dayalı olarak da,

görev yerleri değiştirilebilecektir. Kuşkusuz yönetmeliğin anılan hükmü, istisnai uygulamalar

olması durumunda, eğitim emekçileri ve eğitim kurumu yöneticilerinin büyük bir tepkisi ile

karşılaşmayacaktır. Ancak uygulamalar bunun hiç de böyle olmadığını, görevinden alınmak

veya yeri değiştirilmek istenen eğitim kurumu yöneticileri hakkında hemen disiplin

soruşturması başlatıldığı ve sudan bahanelerle, görevden alındıkları ve görev yerlerinin

değiştirildiğini göstermektedir. İl ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin bu konudaki en büyük

dayanakları da, yönetmeliklerde yer alan benzer hükümler olmaktadır.

12.Yönetmelik taslağının 19. Maddesinde ‘Norm kadro fazlası yöneticiler’in görev

yerlerin değiştirilmesi düzenlenmiştir. Eğitim kurumu müdürleri norm kadro fazlası

olamayacağına, yalnızca müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı normu zaman içerisinde

değişebileceğine göre, yönetmelik maddesinin de buna göre düzenlenmesi, teknik olarak daha

doğru olacaktır.

13.Yönetmelik taslağının 20. Maddesinde ‘Yöneticilik görevinin sona ermesi’

düzenlenmiştir. Buna göre, (madde 20/5) soruşturma ve incelemeye dayalı olarak da eğitim

kurumu yöneticilerinin yöneticiliklerine son verilebilecektir. Öğretmenlik mesleği, eğitim

kurumu yöneticiliğinden daha değersiz değildir ve olamaz. Kanımızca öğretmen olarak

atanma koşullarını kaybetmemiş bir eğitim kurumu yöneticisinin, soruşturmaya dayalı olarak

yöneticilikten alınarak öğretmenliğe atanması büyük bir haksızlık olacaktır.

14.Yönetmelik taslağının 21. Maddesinde ‘Yeniden atama’ düzenlenmiştir. Buna göre

kendi istekleriyle yöneticilikten ayrılanlar aradan bir yıl geçmedikçe yeniden yöneticiliğe

atanamayacak, üç yıl geçtikten sonra da başvuru hakkını yitirecektir. Taslağın bu maddesi de,

yöneticilerin atanmasına ilişkin genel hükümlerle bağdaştırılamaz. Eğitim kurumu yöneticisi

olarak atanma hakkı elde etmiş bir yönetici, yönetici olarak atanma koşullarını yitirmedikçe

bu haklardan mahrum edilmemeli; yöneticilerin, özür nedeniyle eğitim yöneticiliğini

bırakmak zorunda kaldıkları da göz önünde bulundurularak, bir yıllık süre şartı

kaldırılmalıdır.



Okul Yöneticileri Seçim ile Belirlensin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder