30 Haziran 2013 Pazar

İl içi yer değiştirme taslağı değerlendirmesi

2013 Yılı Öğretmenlerin İl İçi İsteğe Bağlı Yer Değiştirmelerine İlişkin Duyuru Taslağı 28 Haziran 2013 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kamuoyunun görüşleri alınmak üzere yayınlandı.


İlk defa karşılaştığımız bu uygulama hakkında bakanlık yetkililerine teşekkür ederken ilk defa testi kırılmadan önce söz söyleme hakkını da elde etmiş olmanın sorumluluğu ile hazırladığımız ve aşağıda yer verdiğimiz konularda taslakta eksik ve hatalar bulunmaktadır.


31 Aralık tarihi tüm öğretmenlere uygulanmalıdır.


Taslağın 2. maddesindeki; 2. Zorunlu çalışma yükümlülüğünü tamamlayan, zorunlu çalışma yükümlülüğü olmayan veya bundan muaf tutulan öğretmenler ile sağlık ve eş durumu mazereti sebebiyle zorunlu çalışma yükümlülüğü ertelenmiş olan öğretmenlerden, 31 Aralık 2013 tarihi itibarıyla bulundukları eğitim kurumunda en az 3 (üç) yıllık çalışma süresini tamamlayacaklar, il içinde yer değiştirme isteğinde bulunabilir.” açıklamalar hatalıdır.


Şöyle ki bu madde ile sadece Zorunlu çalışma yükümlülüğünü tamamlayan, zorunlu çalışma yükümlülüğü olmayan veya bundan muaf tutulan öğretmenler ile sağlık ve eş durumu mazereti sebebiyle zorunlu çalışma yükümlülüğü ertelenmiş olan öğretmenler 31 Aralık 2013 tarihinden faydalanmaktadırlar.


Hâlbuki bu hakkın tüm öğretmenlere ( verilmesi ve taslaktaki 2. madde metninin “31 Aralık 2013 tarihi itibarıyla bulundukları eğitim kurumunda en az 3 (üç) yıllık çalışma süresini tamamlayacaklar, il içinde yer değiştirme isteğinde bulunabilir.” şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.


Çünkü KPSS Eğitim Bilimleri sınavı iptal edilmeseydi normal şartlarda Ağustos 2010 tarihinde atanması gereken 30 bin öğretmen Aralık 2010 tarihinde atanarak göreve başladıklarından “İl İçi ve İl Dışı Yer Değişikliği” kapsamında tarihsel bazda zarar görmektedirler.


KPSS puanı ile kadroya geçen öğretmenlerde üç yıl şartı aranmamalıdır.


Ayrıca 06.05.2010 tarihinden önce sözleşmeli olarak çalışmakta iken bu tarihten sonra KPSS puanı ile kadroya geçen öğretmenler Milli Eğitim bakanlığı İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğünün 19.06.2013 tarihli ve 1438290 sayılı yazısı gereği zorunlu hizmetten muaf tutulmuşlardır.


Bu öğretmenlerin sözleşmelilikte geçen süreleri öğretmenlikte geçen süre olarak değerlendirilmeli öğretmenlik başlangıç tarihleri sözleşmeli öğretmenlik başlangıç tarihi olarak alınmalı ve bu durum MEBBİS sistemine işlenerek Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin Geçici 3. maddesindeki, “1) Bu Yönetmelikle yürürlükten kaldırılan Yönetmelik hükümlerine göre zorunlu çalışma yükümlülüklerini yerine getirmek üzere ikinci ve üçüncü hizmet bölgesine dâhil iller ile birinci hizmet bölgesine dâhil illerin (D) ve (E) ilçelerindeki eğitim kurumlarında 06.05.2010 tarihi itibarıyla görev yapmakta olan öğretmenler, adaylıkları kaldırılmış olmak kaydıyla bulundukları eğitim kurumlarında ya da illerde çalışmaları gereken sürelerini tamamlayıp tamamlamadıklarına bakılmaksızın il içi ve iller arasında yer değiştirme dönemlerinde yer değiştirme isteğinde bulunabilirler.” hükümleri nedeniyle 3 yıl şartı aranmadan yer değiştirme hakkı verilmelidir.


Çünkü Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin yayınlanma tarihi olan 06.05.2010 tarihinde gelen zorunlu hizmet muafiyeti ile zorunlu hizmet muafiyeti getirilen tüm öğretmenler bu haktan faydalanmışlardır. Bu hakkın KPSS puanı ile kadroya geçen öğretmenlere verilmemesi haksızlık olacaktır.


Sadece 06.05.2010 tarihinde önce sözleşmeli olarak atanan öğretmenler zorunlu hizmetten muaftır.


Ayrıca bazı il milli eğitim müdürlüklerinin Milli Eğitim bakanlığı İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğünün 19.06.2013 tarihli ve 1438290 sayılı yazısını yanlış yorumlayarak 06.05.2010 tarihinde sonra sözleşmeli öğretmen olarak atanıp KPSS puanı ile kadroya geçen öğretmenleri de zorunlu hizmetten muaf tutukları ve bu durumu MEBBİS sistemine işledikleri yönünde sitemize bilgiler gelmektedir Bakanlığın bu konuda uyarıda bulunması gerekmektedir.


31 Aralık tarihi yönetmeliğe işlenmelidir.


Ayrıca bu tür düzenlemelerin kılavuzlarla yapılması hukuki açıdan sakınca doğurmaktadır. Örneğin 06.05.2010 tarihli 27573 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin “İsteğe ve zorunlu çalışma yükümlülüğüne bağlı yer değiştirmelerde duyuru, başvuru ve tercihler” başlıklı 25. maddesi 3. Fıkrasında; “(3) İlgili yılın 15 Eylül tarihi itibarıyla bulunduğu eğitim kurumunda ya da ilde çalışılması gereken süreyi dolduracak olan öğretmenler yer değiştirme isteğinde bulunabilirler.” şeklinde yer alan hükümlerde yer değiştirmelerde esas alınan tarih 15 Eylüldür.


31 Aralık tarihinin yönetmelik değişikliği ile Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğine işlenmesi ve bu tartışmalara son verilmesi gerekmektedir.


Norm kadro fazlası öğretmenlere üç yıllık süre şartı aranmadan yer değiştirme hakkı verilmiştir.


Taslağın 4. maddesindeki; “4. Norm kadro fazlası konumundaki öğretmenler ile 2012-2013 eğitim ve öğretim yılından itibaren görevli olduğu okulun dönüştürülmesi ya da kapatılması sonucu görev yerleri değiştirilen öğretmenlerde bulunduğu eğitim kurumunda çalışılması gereken en az 3 (üç) yıllık süreyi tamamlama şartı aranmaz.” açıklamaları ile bulunduğu okulda norm fazlası olan öğretmenlere bulunduğu kurumda en az üç yıllık süreyi tamamlama şartı aranmadan il içi yer değiştirme hakkı vererek bir bakıma il içi yer değiştirme işleminde norm kadro fazlası öğretmen atama işlemi de gerçekleştirilmektedir. Bu önemli bir gelişmedir.


Çünkü il dışından geçen yıl A okuluna atandınız ve burada şu an için norm kadro fazlası oldunuz, yönetmeliğe göre üç yıl çalışma şartınız olmadığı için il içi yer değiştirme hakkınız bulunmamasına (Sadece norm fazlası öğretmen atamalarında atanabilirsiniz) rağmen kılavuzdaki bu açıklama ile il içi yer değiştirme hakkına sahip olmaktasınız.


Fakat madde metninde 2012-2013 eğitim ve öğretim yılından itibaren görevli olduğu okulun dönüştürülmesi ya da kapatılması sonucu görev yerleri değiştirilen öğretmenlerde bulunduğu eğitim kurumunda çalışılması gereken en az üç yıllık süreyi tamamlama şartı aranmaması hatalı olmuştur.


Çünkü 4+4+4 eğitim sistemi nedeniyle önceki yıllarda da görev yerleri değiştirilen öğretmenlerde bulunmaktadır. Madde metnindeki “2012-2013 eğitim ve öğretim yılından itibaren” ibaresi çıkarılarak medde metni; “4. Norm kadro fazlası konumundaki öğretmenler ile 2012-2013 eğitim ve öğretim yılından itibaren görevli olduğu okulun dönüştürülmesi ya da kapatılması sonucu görev yerleri değiştirilen öğretmenlerde bulunduğu eğitim kurumunda çalışılması gereken en az 3 (üç) yıllık süreyi tamamlama şartı aranmaz.” şeklinde yeniden düzenlenmelidir.


Taslağın 12. maddesindeki; “12. İl içinde soruşturma sonucu görev yeri değiştirilen öğretmenlerin hizmet sürelerinin hesabında, daha önceki kurumlarda geçen süreleri birlikte değerlendirilir. Ancak bu durumdaki öğretmenler, 3 yıl geçmeden daha önce görev yaptıkları eğitim kurumuna veya ilçeye atanmak üzere yer değiştirme isteğinde bulunamazlar.” açıklamaları eksiktir.


Açıklamalarda norm kadro fazlası oldukları gerekçesi ile görev yerleri resen ve isteğe bağlı değiştirilenler ile görevli olduğu okulun dönüştürülmesi ya da kapatılması sonucu görev yerleri resen veya isteğe bağlı olarak değiştirilenler madde metninde yer almamaktadır.


Hâlbuki Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğin “İl içi ve iller arası isteğe bağlı yer değiştirmeler” başlıklı 26. maddesi 15. fıkrasındaki; “Görevli oldukları eğitim kurumu kapatılan, norm kadro uygulaması nedeniyle görevli oldukları eğitim kurumunda norm kadro fazlası olmaları ya da haklarında yapılan soruşturma sonucu görev yerleri istekleri dışında idari tasarrufla değiştirilen öğretmenlerin, bulundukları eğitim kurumunda çalışılması gereken sürenin hesabında daha önceki eğitim kurumlarında geçen süreleri birlikte değerlendirilir.”hükümleri gereğince madde metninde yer alan öğretmenlerin hepsi için üç yıllık sürenin hesabında daha önceki eğitim kurumlarında geçen süreleri birlikte değerlendirilmektedir.


Bu nedenle taslaktaki 12. madde metninin; “Norm kadro fazlası oldukları gerekçesi ile veya görevli olduğu okulun dönüştürülmesi ya da kapatılması sonucu görev yerleri resen veya isteğe bağlı olarak değiştirilenler ile il içinde soruşturma sonucu görev yeri değiştirilen öğretmenlerin hizmet sürelerinin hesabında, daha önceki kurumlarda geçen süreleri birlikte değerlendirilir. Soruşturma sonucu görev yeri değiştirilen öğretmenler, 3 yıl geçmeden daha önce görev yaptıkları eğitim kurumuna veya ilçeye atanmak üzere yer değiştirme isteğinde bulunamazlar.”şeklinde yeniden düzenlenmelidir.


MEBBİS yöneticisi ve Ar-Ge çalışmalında görevli bulunanlara da yer değiştirme hakkı verilmelidir.


Taslağın 5. maddesindeki; “5.Üç yıllık sürenin hesabında; a. Öğretmenlerin kadrolarının bulunduğu eğitim kurumunda fiilen öğretmen olarak geçirdikleri süreler ile diğer eğitim kurumlarında ders okutmak ya da eğitim kurumu yöneticisi olarak görevlendirildikleri süreler dikkate alınır.” açıklamaları eksiktir.


Çünkü MEBBİS yöneticisi, Ar-Ge, bilgi işlem, kitap komisyonu ve benzeri komisyonlarda geçici görevlendirme çalışan öğretmenler bu madde metninde bulunmamaktadır.


Tüm okullar ve bu okullardaki boş kontenjanlar ilan edilmelidir.


Taslağın 19. maddesindeki; “19. İl içi yer değiştirme suretiyle atamalar, tercih edilen eğitim kurumlarının norm açığı bulunan alanlarına, başvuran öğretmenlerin tercihleri doğrultusunda, hizmet puanı en fazla olandan başlanarak Valiliklerce yapılacaktır. Hizmet puanlarının eşitliği hâlinde öncelik, öğretmenlikteki hizmet süresi fazla olana verilecek; eşitliğin bu durumda da sürmesi hâlinde bilgisayar kurasına başvurulacaktır.” açıklamaları eksiktir.


Çünkü il içi yer değiştirme atamalarında öğretmenlere sıraya girmektedir. Bu nedenle norm kadro açığı bulunan tüm okulların kontenjanların ilan edilmesi gerekmektedir. Bu boş kontenjanlar ilan edilmemekte el altından boş yerler bazı öğretmenlere söylenerek atamalar gerçekleştirilmektedir.


Bu nedenle taslaktaki 19. madde metnine şaibeleri önlemek için tüm okul ve kurumların boş norm kadrolarının ilan edilmesi şartı konulmalıdır.


Zorunlu hizmete gitmek isteyen öğretmenlere engel olunmamalıdır.


Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin “İsteğe ve zorunlu çalışma yükümlülüğüne bağlı yer değiştirmelerde duyuru, başvuru ve tercihler” başlıklı 25. maddesi 6. fıkrası; “(6) İl içi ve iller arası isteğe bağlı yer değiştirme isteğinde bulunacak öğretmenler, istemeleri hâlinde zorunlu çalışma yükümlülüğü öngörülen hizmet alanlarındaki eğitim kurumlarına da atanmak üzere başvuruda bulunabilirler. Ancak zorunlu çalışma yükümlülüğüne tabi öğretmenler, zorunlu çalışma yükümlülüğü öngörülmeyen hizmet alanlarındaki eğitim kurumlarına atanmak için başvuruda bulunamazlar.” hükümlerinde hiçbir süre kısıtlaması bulunmadan zorunlu hizmete gitmek isteyen öğretmenlere yer değiştirme hakkı verilmektedir.


Ayrıca Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin “Zorunlu çalışma yükümlülüğüne bağlı yer değiştirmeler” başlıklı 28. maddesi 3. fıkrası; “(3) Zorunlu çalışma yükümlüsü öğretmenler, bulundukları eğitim kurumunda ya da ildeki zorunlu çalışma yükümlülüğü öngörülen 4, 5 ve 6 ncı hizmet alanlarında toplam 3 yıl süreyle görev yapmaları kaydıyla il içindeki ya da diğer illerdeki zorunlu çalışma yükümlülüğü öngörülen hizmet alanlarına yer değiştirme isteğinde bulunabilirler…” hükümleri de bulunmaktadır.


Taslakta bu yönde düzenleme yapılmalıdır.


Sıra atamaları yapılmalıdır.


Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğin ” İsteğe ve zorunlu çalışma yükümlülüğüne bağlı yer değiştirme suretiyle atamalar “ başlıklı 34. maddesi 1. fıkrasındaki; “ İl içinde yer değiştirme talebinde bulunan öğretmenlerin yer değiştirme suretiyle atamaları, tercih ettikleri eğitim kurumları itibarıyla yapılan sıraya bağlı olarak haziran ve ağustos aylarında birer kez olmak üzere eğitim kurumlarının öğretmen ihtiyacı çerçevesinde hizmet puanı üstünlüğüne göre gerçekleştirilir. Ataması yapılamayanların sıraları ağustos ayı sonu itibarıyla iptal edilir….”hükümler nedeniyle sıranın en az iki kez çalıştırılması gerekmektedir. Taslakta sıraların çalıştırılması ile ilgili bir takvim ve açıklama bulunmamaktadır.


Özellikle öğretmenlerin emekli olması nedeniyle norm kadrolarda boşluklar oluşmaktadır. Bu nedenle sıra atamalarının norm kadro fazlası öğretmenler atanmadan önce çalıştırılması gerekmektedir.


Öğretmenlerin tatilde oldukları için başvuruda kolaylık sağlanmalıdır.


Bu nedenle kılavuza “Öğretmenler, başvurularını şahsen yapabilecekleri gibi çalıştığı il/ilçe dışında bulunanlar kadrolarının bulunduğu okul müdürlüğünü bilgilendirmek suretiyle de başvuru yapabileceklerdir.” açıklaması eklenmelidir.


 


 


 


Ahmet KANDEMİR


Memurlar.net



İl içi yer değiştirme taslağı değerlendirmesi

Aile Hekimliği randevu sistemi başlıyor

Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürü Hakkı Öztürk, bakanlığın “Merkezi Hastane Randevu Sistemi”nin adının, “Merkezi Randevu Sistemi” olarak değiştirildiğini söyledi.


1 Haziranda başlayan uygulamayla aile hekimlerinin, ileri tetkik için bir üst basamağa yönlendirmeyi uygun gördüğü hastalarına sistem üzerinden randevu almaya başladığını anlatan Öztürk, şöyle konuştu:


Aile hekimlerinin daha önce bir üst basamakta tetkik yapılmasını önerdiği hastalar, bunu kendi uğraşlarıyla yaptırıyordu. Bu hastalar randevularını kendileri alıyordu ama yan dal uzmanlıkları için randevu sistemi açık değildi. 1 Haziranda başlayan uygulamayla aile hekimleri artık hastalarına ileri tetkik için kardiyoloji, endokrinoloji, hematoloji gibi yan dal uzmanlıkları için randevu alabiliyor. Ayrıca aile hekimlerinin yönlendirdikleri hastalar için geri dönüş alması, tetkik sonucunu ve reçeteyi görmesi de mümkün hale getirildi. Böylece hastalarımızın aldığı sağlık hizmetinin kalitesi daha da arttı”


Aile hekimine randevuyla gidilebilecek


Öztürk’ün verdiği bilgiye göre yarından itibaren hastalar sadece hastane başvuruları için değil aynı zamanda aile hekimleri için de randevu alabilecek.


Hastaların aile hekimlerinden randevularını telefonla “Alo 182 Çağrı Merkezi”, internet ortamında “www. hastane randevu.gov.tr” adresi, mobil cihazlarla ise “HastaneRandevu Merkezi Mobil Uygulaması” ile alabileceğini bildiren Öztürk, “Herhangi bir zorunluluk yok ama randevuyla gidilirse vatandaşlarımız beklemeden aile hekimine muayene olabilir” dedi.


Öztürk, akıllı telefonlara uygun program yüklendiği takdirde randevunun çok kısa sürede alınabileceğini, bunun için gereken sistemin kurulduğunu bildirdi.


Halen randevu sistemine 29 bin hekimin kayıtlı olduğunu, aile hekimlerinin de dahil olmasıyla bu sayıya 21 bin hekimin daha ekleneceğini belirten Öztürk, “Randevu sistemimiz Türkiye’de en fazla ziyaret edilen ilk 20 internet sitesi arasında. Günde 200 bin kişi sisteme giriş yapıyor. Aile hekimlerinin de dahil olmasıyla bu sayının katlanmasını bekliyoruz” diye konuştu.



Aile Hekimliği randevu sistemi başlıyor

Güzel sanatlar ve spor liseleri yapılandırıldı

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), güzel sanatlar ve spor liselerini ayırdı. Yeni eğitim-öğretim yılında bu okullar, spor lisesi ve güzel sanatlar lisesi adıyla iki yeni lise türü olarak eğitim verecek.


MEB Ortaöğretim Genel Müdürü Ercan Türk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, güzel sanatlar ve spor liselerinin ayrı ayrı kurulduğunu ancak 2008′de okul çeşitliliğini azaltmak ve program çeşitliliğini artırmak amacıyla bu liselerin birleştirildiğini söyledi.


Uygulamanın 2009-2010 eğitim-öğretim yılından itibaren hayata geçirildiğini anımsatan Türk, 2012-2013 eğitim-öğretim yılı itibariyle bu okulların sayısının 91′e çıktığını belirtti.


Bakanlığın yeniden yapılandırılması sürecinde, eğitim sisteminin geliştirilmesi ve çağdaş standartlara yükseltilmesine yönelik sürdürülen çalışmalar doğrultusunda, ortaöğretimde yeni düzenlemeler yapıldığını anlatan Türk, “Bu okullar da bu bağlamda yeniden değerlendirildi. 18. Milli Eğitim Şurasında, iki farklı disiplin anlayışı olan güzel sanatlar ve spor liselerinin, ayrılarak iki farklı okul türü olarak spor lisesi ve güzel sanatlar lisesi adı altında eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdürmeleri yönünde tavsiye kararı alındı. Bu karar doğrultusunda bu okullar yeniden yapılandırılarak, güzel sanatlar ve spor liseleri, spor lisesi ve güzel sanatlar lisesi adı altında yeniden iki ayrı okul türüne dönüştürüldü” dedi.


Müstakil binalarda faaliyetlerini sürdüren ve sadece spor bölümü bulunan güzel sanatlar ve spor liselerinin, spor liselerine, görsel sanatlar ve müzik bölümleri bulunan güzel sanatlar ve spor liselerinin ise güzel sanatlar liselerine dönüştürüldüğünü belirten Türk, aynı binada görsel sanatlar, müzik ve spor bölümleri bulunan liselerin ise ayrı binalarda spor lisesi ve güzel sanatlar lisesi olarak müstakil okullara dönüştürülmesi için valiliklere yazı gönderildiğini bildirdi.


Türk, “Bu kapsamda , 21 okul spor lisesine, 41 okul ise güzel sanatlar lisesine dönüştürüldü. Geriye kalan 29 okulun dönüştürülme işlemleri ise devam ediyor. Her iki okul türüne de mevcut uygulamada olduğu şekliyle yetenek sınavıyla öğrenci alınmasına devam edilecek. Bu okullara başvurular 17 Haziran’da başlamıştı, 19 Temmuz’a kadar da alınmaya devam edilecek. Öğrencilerimiz, aynı anda birden fazla aynı tür liseye başvuramayacağını unutmasın” diye konuştu.


Yeni liselerin 2013-2014 eğitim-öğretim yılı itibariyle yeni durumlarına göre eğitime başlayacağının altını çizen Türk, yapılandırma ile ilgili gerekli işlemlerin okullara öğrenci alımına başlanmadan önce tamamlanacağına dikkati çekti.



Güzel sanatlar ve spor liseleri yapılandırıldı

Liseler Yeniden Yapılandırılıyor

Bu kapsamda , 21 okul spor lisesine, 41okul ise güzel sanatlar lisesinedönüştürüldü. Geriye kalan 29 okulundönüştürülme işlemleri ise devam ediyor. Her iki okul türüne de mevcut uygulamadaolduğu şekliyle yetenek sınavıyla öğrencialınmasına devam edilecek



Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), güzel sanatlarve spor liselerini ayırdı. Yeni eğitim-öğretimyılında bu okullar, spor lisesi ve güzelsanatlar lisesi adıyla iki yeni lise türü olarakeğitim verecek.

MEB Ortaöğretim Genel Müdürü Ercan Türk, yaptığı açıklamada, güzel sanatlar ve spor liselerinin ayrı ayrı kurulduğunu ancak 2008′de okul çeşitliliğini azaltmak ve program çeşitliliğini artırmak amacıyla bu liselerin birleştirildiğini söyledi.

Uygulamanın 2009-2010 eğitim-öğretim yılından itibaren hayata geçirildiğini anımsatan Türk, 2012-2013 eğitim-öğretim yılı itibariyle bu okulların sayısının 91′e çıktığını belirtti.

Bakanlığın yeniden yapılandırılması sürecinde, eğitim sisteminin geliştirilmesi ve çağdaşstandartlara yükseltilmesine yönelik sürdürülen çalışmalar doğrultusunda, ortaöğretimde yenidüzenlemeler yapıldığını anlatan Türk, “Bu okullar da bu bağlamda yeniden değerlendirildi. 18. MilliEğitim Şurasında, iki farklı disiplin anlayışı olan güzel sanatlar ve spor liselerinin, ayrılarak iki farklıokul türü olarak spor lisesi ve güzel sanatlar lisesi adı altında eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdürmeleri yönünde tavsiye kararı alındı. Bu karar doğrultusunda bu okullar yenidenyapılandırılarak, güzel sanatlar ve spor liseleri, spor lisesi ve güzel sanatlar lisesi adı altında yenideniki ayrı okul türüne dönüştürüldü” dedi.

Müstakil binalarda faaliyetlerini sürdüren ve sadece spor bölümü bulunan güzel sanatlar ve sporliselerinin, spor liselerine, görsel sanatlar ve müzik bölümleri bulunan güzel sanatlar ve sporliselerinin ise güzel sanatlar liselerine dönüştürüldüğünü belirten Türk, aynı binada görsel sanatlar,müzik ve spor bölümleri bulunan liselerin ise ayrı binalarda spor lisesi ve güzel sanatlar lisesi olarak müstakil okullara dönüştürülmesi için valiliklere yazı gönderildiğini bildirdi.

Türk, “Bu kapsamda , 21 okul spor lisesine, 41 okul ise güzel sanatlar lisesine dönüştürüldü. Geriye kalan 29 okulun dönüştürülme işlemleri ise devam ediyor. Her iki okul türüne de mevcut uygulamadaolduğu şekliyle yetenek sınavıyla öğrenci alınmasına devam edilecek. Bu okullara başvurular 17Haziran’da başlamıştı, 19 Temmuz’a kadar da alınmaya devam edilecek. Öğrencilerimiz, aynı andabirden fazla aynı tür liseye başvuramayacağını unutmasın” diye konuştu.

Yeni liselerin 2013-2014 eğitim-öğretim yılı itibariyle yeni durumlarına göre eğitime başlayacağınınaltını çizen Türk, yapılandırma ile ilgili gerekli işlemlerin okullara öğrenci alımına başlanmadan önce tamamlanacağına dikkati çekti.

Bu okulların, öğrencilerin, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda, iyi bir sanat ve spor eğitimi görmeleri amacıyla kurulduğunu dile getiren Türk, farklı disiplin anlayışı olan bu okulların iki ayrı okul türü olarak yeniden yapılandırılmasının, okulların kuruluş amacına daha uygun olduğunu ve eğitimdeki kaliteyi daha da artıracağına inandığını kaydetti.


Liseler Yeniden Yapılandırılıyor

Ücretli Öğretmenlik Sömürü aracıdır

TBMM’de ücretli öğretmenlik adına önemli konular gündeme geldi.


Bakanlık atamalar için sayı açıkladı. Yine, binlerce öğretmen adayı dışarıda kalacak.Okullarda öğretmene ihtiyaç var mı? Yok. Neden? “Kadroların sayısı sınırlı, ihtiyaç bu kadar.” diyecekler. O zaman da soruyorum: Neden Mamak’ta, Sincan’da, İstanbul’un neredeyse her semtinde, ülkenin her yerinde ücretli öğretmenler çalıştırılıyor? Çünkü bütçede eğitime pay ayrılmıyor,öğretmenlere maaş vermek yerine ”ücretli öğretmen” adı altında tüm hakları, emekleri sömürülüyor. Asgari ücretle yüzlerce saat derse giriyor bu öğretmenler. Bir okulda kadrolu öğretmenden çok ücretli öğretmen varsa o okulda öğretmene de ihtiyaç var demektir. Bu, adaletsizliğin en büyük örneğidir değerli arkadaşlar. Ücretli öğretmenlik bir sömürü aracıdır. Bu sömürü düzeninden acilen vazgeçip öğretmenlere hak ettikleri kadrolar verilmelidir.



Ücretli Öğretmenlik Sömürü aracıdır

Okullar 4+4+4 sistemine hazırlıksız

MHP Milletvekili Ahmet Bulut öğretmenlerin sorunlarıyla ilgili olarak 4+4+4 sisteminin hazırlıksız uygulanmaya çalışıldığı ve bununda olumsuzluklar doğurduğunu açıkladı.


MHP Milletvekili Ahmet Bulut, “Ülkede derslik ihtiyacımız had safhada, okul ihtiyacımız had safhada, getirilen 4+4+4 sistemi hâlâ, henüz yerine oturamamış çünkü bunun bir altyapısı çalışılmadan, ihtiyaçları değerlendirilmeden, öğretmen sayıları belirlenmeden, bomba gibi, eğitimin içerisine atılmış, 5 yaşındaki çocukların ortaöğretim çocuklarına göre yapılmış olan tuvaletlerde, onlarla aynı ortamları paylaşmak zorunda kaldığı bir sistem, Ama yine, biz kesintisiz eğitimi henüz oturtamamışken böyle bir sisteme gelerek ilkokulu dört yıla indirip artan öğretmenlere ne yapacağımızı şaşırtıp bodrumlarda, depolarda onlara derslikler açarak mağduriyetlerini önlemeye çalışıyoruz. Ortaöğretimde öğretmen ihtiyaçları yine had safhada.” dedi.


Okullar 4+4+4 sistemine hazırlıksız

MEB Öğretmen Yer Değiştirme Takvimini Hemen Başlatmalıdır

Memur-Sen Manisa İl Temsilcisi ve Eğitim Bir-Sen Şube Başkanı Mehmet Emin Sofuoğlu, öğretmenlerin il içi ve il dışı yer değiştirmelerinin bir an önce yapılabilmesi için Yer Değiştirme Kılavuzunun yayınlanması ve sürecin başlaması gerektiğini söyledi. Sofuoğlu, Haziran ayının sonuna gelinmesine rağmen kılavuzun yayınlanmadığını ve sürecin başlamadığını bildirerek şunları söyledi:


Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin  “İsteğeve zorunlu çalışma yükümlülüğüne bağlı yer değiştirmelerde duyuru, başvuru ve tercihler” başlıklı 25.maddesinde, “Öğretmenlerin il içi ve iller arası isteğe ve zorunlu çalışma yükümlülüğüne bağlı yer değiştirmelerine ilişkin duyuru, Personel Genel Müdürlüğünce il içi yer değiştirmeler için en geç ilgili yılın 15 Mayıs,il dışı yer değiştirmeler için en geç 25 Mayıs tarihine kadar Bakanlığın internet sayfasında yapılır. Duyuruda; kimlerin yer değiştirme isteğinde bulunabileceği, başvuru yeri, şekli ve süresi ile yer değiştirmeye ilişkin diğer hususlara yer verilir” hükmü yer almaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığınca yayımlanan 15.05.2013 tarihli yazıda ise il içi ve iller arası yer değişikliklerinin Haziran -Temmuz aylarında yapılacağı belirtilmiştir.

Bakanlık duyurusundan önce, gerek Bakanlığa yazdığımız yazılarda gerek Bakanlık yetkilileriylegerçekleştirdiğimiz görüşmelerde “2013 yılı il içi ve iller arası zorunlu, isteğe bağlı ve özür durumu kapsamında atama ve yer değiştirme takvim ve kılavuzlarının yönetmelikte belirlenen tarihlerdeyayımlanarak gerekli düzenlemelerin yapılmasını” talep etmiştik.

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Sayın  Doç. Dr. Yusuf Tekinle yapılan görüşmede de  2013 yılı il içi veiller arası zorunlu, isteğe bağlı atama ve yer değiştirme sürecinin bir an önce başlatılarak gereklidüzenlemelerin yapılması ve Kılavuzların bu kapsamda ilan edilmesi gerektiği  ifade edilmişti.

Haziran ayının son günleri yaşanmasına rağmen öğretmenlerin il içi ve iller arası yer değişikliğine ilişkin Kılavuzlar halen yayımlanmamış ve resmî yer değiştirme takvimi ilan edilmemiştir.

Kılavuzların yayımlanmaması geçen yıl bu süreçte yaşanan sıkıntıların tekrarlanmasına veöğretmenlerin mağduriyetlerine neden olacaktır. Yeni mağduriyetlere neden olunmaması için il içi ve iller arası atama ve yer değişikliklerine ilişkin duyuru ve kılavuzların bir an önce yayımlanması gerekmektedir. Zira yaz tatiline rastlayan bir yer değişikliği süreci, içinde bulunulan belirsizlikle birleştiğinde yer değişikliği talebinde bulunan öğretmenleri rahatsız etmektedir. Ayrıca Temmuz ayının hemen başında Ramazan ayının başlayacak olması yer değişikliği talebinde bulunacak öğretmenler için zor bir süreç geçirilmesine sebep olacaktır. Dahası il içi ve iller arası yer değişikliğinden sonra, Bakanlıkça yayımlanan takvim gereği alan değişikliği, özür grubu vs. birçok kategori içerisinde öğretmenlerin yer değişikliği işlemleri gerçekleştirilecektir. Tüm bu yer değişikliği işlemlerinin daha sağlıklı yürütülebilmesi ve özellikle birden fazla sebebe dayalı olarak yer değişikliği talebinde bulunabilecek öğretmenlerin durumu dikkate alınarak, bu işlemlerin aynı tarihlere sıkıştırılmadan makul zaman dilimlerinde yerine getirilmesi gerektiği aşikârdır.

Yer değişikliği süreci uzadıkça öğretmenler arasında tekrar geçmiş yıllardaki mağduriyetlerin yaşanacağı endişesi artmaktadır. Bu sebeple gerek 652 sayılı KHK gerekse Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak mağduriyetlere ve yasal itirazlara/davalara sebep olmayacak şekilde bir an önce il içi ve iller arası yer değişikliği, alan değişikliği ve özür grubu atamalarına ilişkin kılavuzlar yayımlanarak, yer değişikliği işlemleri tamamlanmalıdır.

Memur-Sen Manisa İl Temsilciliği


MEB Öğretmen Yer Değiştirme Takvimini Hemen Başlatmalıdır

KPSS ve yeni atama kontenjanları

KPSS ve yeni atama kontenjanları Yenilenmiş bir sistemle öğretmen adayları sınava girmeye hazırlanıyorlar. İlk defa alan sınavı yapılacak ve birçok öğretmen adayı sınav soruları hakkında net bir fikre sahip değiller…


Örnek sınav soruları yayınlandı amasoruların fikir verme noktasında pek açık olduğu düşüncesi hakim değil…

 


Alan sorularının kapsamı ise, branştanbranşa farklılık göstermektedir. Mesela sosyal bilgiler öğretmenliğinin konu dağılımıgenişken, coğrafyanın geniş olmamasıbranşlar arasındaki adaletsizlik olduğu fikrini de akla getirmiyor değil…

Tüm bunlara rağmen alan sınavının öğretmen adayları için bir şans olduğu düşüncesindeyim. Çünkü bugüne kadar öğretmen adayları kendi alanlarından sınava girememekten şikayetçilerdi. Alansınavıyla bu şikayetler ortadan kalktığı kanaatindeyim…

Her öğretmen adayı kendi alanından sınanacak ve alanında kendini iyi yetiştiren bir öğretmen adayıbaşarıya ulaşacaktır…

 


Yeni Atama Kontenjanları

 


MEB’in en çok ihtiyaç duyduğu alanlara atamaların yapılacağı bir gerçek. Bunu MEB her açıklamasında belirtiyor. Teknoloji ve tasarım, İlköğretim matematik, Rehberlik, Din kültürü ve ahlakbilgisi, İngilizce, sınıf öğretmneliği gibi alanlara atama yoğunluğu bekleniyor…

 


Yukarıdaki alanlar arasında lise branş öğretmenliği yok denecek kadar az görülüyor. Bu güne kadar yapılan atamalarda ilköğretim (ilkokul ve ortaokul) ağırlıklı oldu. Liselere nedendir bilinmez hep az kontenjan ayrılıyor. İhtiyaç olmadığından mı, yoksa başka bir nedenden mi bilinmiyor. Bu yönde yapılan açıklamalar da tatmin edici değil…

 


Bu atama döneminde sırasıyla;

 


1. Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği 3000

2. Beden Eğitimi Öğretmenliği 2500

3. Matematik Öğretmenliği 2000

4. Coğrafya Öğretmenliği 1500

5. Tarih Öğretmenliği 1000

6. Fizik Öğretmenliği 500

7. Biyoloji Öğretemnliği 500

8. Kimya Öğretmenliği 500

 


gibi lise branşlarına yukarıdaki kontenjanlar ayrılmalıdır. Nispeten de olsa mağduriyetleri giderilmiş olacak…

 


MEB’ten isteğimiz bu yöndedir ve MEB’in bu şekilde atama kontenjanlarını ayıracağına inanıyoruz…


KPSS ve yeni atama kontenjanları

Memur adaylarına ve aday memurlara önemli uyarılar

2013/1 KPSS yerleştirmelerine müracaat eden memur adaylarına ve daha önce yerleştirmesi yapılan aday memurlara ileride sıkıntı yaşamamaları için çok önemli hatırlatmalarda bulunacağız.

 


2013/1 KPSS yerleştirmelerine müracaat eden memur adaylarına ve daha önce yerleştirmesi yapılan aday memurlara ileride sıkıntı yaşamamaları için çok önemli hatırlatmalarda bulunacağız. Daha sonra keşke dememek için bu yazının dikkatle okunmasını öneririz.


1- Göreve başlama ve aday memurluk statüsü


Bir kamu kurumuna memur olarak atanan kişinin ilk statüsü aday memurluktur. Aday memurluk süresi 1 ila 2 yıl arasında değişmektedir. Aday memurluk süresinin ne kadar olacağı 657 sayılı Kanun’da düzenlenmiştir. Kanunun 54′üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre: ‘Aday olarak atanmış devlet memurunun adaylık süresi bir yıldan az iki yıldan çok olamaz ve bu süre içinde aday memurun başka kurumlara nakli yapılamaz.’


Bu hükme göre adaylık süresi 1 ile 2 yıl arasında değişebilmektedir. Kamu kurumlarının hangi süreyi uygulayacağı kendi takdirlerinde olan bir konudur. Adaylık süresinde KPSS sonuçlarına göre başka kurumlara yerleşenlerin daha önceki süreleri adaylık süresinin hesabında dikkate alınacaktır. Ancak, KİT’lerde veya 657 sayılı Kanunun 4/B statüsünde sözleşmeli olarak çalışılan süreler kazanılmış hak aylığında değerlendirilmesine rağmen adaylık süresinde değerlendirilmemektedir.


2- Aday memur kendi kurumu içinde yer değiştirebilir mi?


Aday memurun nakline ilişkin olarak 657′de yer alan hükme yukarıda yer verilmiştir. Madde hükmünde adaylık süresince ‘başka kurumlara’ nakil yapılmayacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre aday memur başka kurum olmadığı sürece kendi kurumu içinde adaylık statüsünde yer değişikliği yapabilir.


Burada bir örnek verecek olursak; …. Bakanlığının Ankara ….İl Müdürlüğü’ne atanan bir aday memur, aday memurken, aynı Bakanlığın Bursa …..İl Müdürlüğü›ne naklen atanabilir. Ancak, bu kişi aday memurken, sınavsız olarak aynı düzey unvanla diğer kamu kurumlarına örneğin Maliye Bakanlığı›na naklen geçemez. Ancak, kamu kurumlarının, kurumsal düzeyde çıkardıkları atama ve yer değiştirme yönetmeliklerinde, nakle ilişkin düzenlemelere de yer verilmekte olup, bu yönetmeliklerde bazen süre sınırı getirilebilmektedir. Örneğin Milli Eğitim Bakanlığı›nda, aday olarak atanmış bir öğretmen, adaylığı kaldırılmadığı sürece nakil isteyememektedir.


3- Aday memurken başka kuruma geçilebilir mi? Muvafakat verilmezse ne yapılabilir?


Aday memurken istisnalar dışında başka kuruma naklen geçiş yapılamamaktadır. Zira 657 sayılı Kanun’un 54′üncü maddesinin ikinci fıkrasında, aday memurluk süresince, başka kuruma geçiş yapılamayacağı belirtilmiştir. Ancak, uygulamaya esas görüşler veren Devlet Personel Başkanlığı bu madde hakkında önemli bir mütalaa vermiştir. Başkanlık mütalaasında, ’657 sayılı Kanun’un 54′üncü maddesinde geçen ‘nakil’ ibaresinden memurun başka kurumlarda durumuna uygun bir kadroya sınava tâbi tutulmaksızın naklen atanmasının anlaşılması gerektiğinden, sınav sonucuna göre yapılan atamalar gereğince yapılması gereken nakiller 54′üncü maddesinde geçen ‘nakil’ anlamında değerlendirilmemektedir’ denilmiştir. Sınav kazanların kurumlarınca muvafakat verilmezse dava yoluyla muvafakat alınabilmektedir. Bu konudaki idari yargının kararları istikrar kazanmıştır ve kesinlikle ümitsizliğe kapılmamalıdır.


4- Aday memur iken hangi nedenlerden dolayı göreve son verilebilir?


Adaylık dönemi çok kritik bir süreçtir. Bu nedenle aday memurların çok dikkatli olması gerekmektedir. 657 sayılı Kanun’un adaylık süresi sonunda başarısızlık halini düzenleyen 57′nci maddesinde; ‘Adaylık süresi içinde disiplin cezası almış olanların disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişikleri kesilir’ hükmü gereğince aday memurların adaylık döneminde çok dikkatli olmaları gerekmektedir. Aksi takdirde herhangi bir disiplin cezası sonucunda memuriyetle ilişikleri kesilerek gelecekleri kararacaktır. Devlet Personel Başkanlığı’nın görüşleri de bu yöndedir.


Bu düzenleme 6111 sayılı Kanun’la aday memurların başına bela edilmişti ve kısa sürede ne kadar büyük sıkıntılar oluşturacağı ortaya çıkmıştır. Daha önceki yazılarımızda bu konuyla ilgili çok sayıda örnek verilmiştir. Bu nedenle Meclise sunulan torba kanunlarla bu konu mutlaka çözüme kavuşturulmalıdır. 


5- Aday memurun yıllık izni nasıl hesaplanır?


657 sayılı Kanunun Yıllık İzni düzenleyen 102′nci maddesinde; ‘Devlet memurlarının yıllık izin süresi, hizmeti 1 yıldan on yıla kadar (On yıl dahil) olanlar için yirmi gün, hizmeti on yıldan fazla olanlar için 30 gündür… ‘ hükmü yer almaktadır.


Bu hüküm çerçevesinde, hizmetin bir yıl olması halinde yıllık izne hak kazanılabilmektedir. Hizmet kavramı ise kazanılmış hak aylık hesabında değerlendirilen hizmet süresini ifade etmektedir. Aday memur olarak göreve başlayanlar bir yıl görev yaptıktan sonra yıllık izne hak kazanmaktadır. Aday memurlar, bir yıllık hizmet sürelerini tamamladıklarında içinde bulunulan yıla ait yıllık izin haklarını kullanabilecekleri gibi bir sonraki yıl içinde birleştirerek de kullanabilmeleri mümkündür. Yani izin kullanmada adaylığın önemi yoktur. Uzun süre sözleşmeli olarak çalışan bir aday memur izin hakkını kullanabilecektir. Adaylık süresinde askerlik hizmeti dikkate alınmayacağı için bu süreler yıllık izin hesabında dikkate alınmaz. Ancak, adaylık statüsü kalktıktan sonra askerlik hizmeti yıllık izin hesabında dikkate alınır.


Bir yıllık hizmeti bulunmayan aday memurlara mazeret izni verilmesine ise engel bir durum yoktur. (Yeni Şafak / Ahmet Ünlü)



Memur adaylarına ve aday memurlara önemli uyarılar

MEB’in Katline Ferman Yazan Bürokrat

AK Parti iktidarının en çok eleştiri alan bakanlığı konumundaki Milli Eğitim’de, göreve başladığı günden beri hiçbir sorunu çözüme kavuşturmadığı dile getirilen bazı bürokratların neden hala görevde tutulduğu merak ediliyor. Bakanlığın en kilit noktasındaki İnsan Kaynakları Genel Müdürü Hikmet Çolak, sorunları izlemekten başka bir şey yapmayarak problemleri içinden çıkılmaz hale getirdi. Asım Gözükara, Hikmet Çolak’ın hala sorunlar yumağına dönüştürdüğü genel müdürlük görevinde tutulmasının cevabını merak ettiklerini yazdı.

 


Milli Eğitim Bakanlığı, bakanlıkların içinde en önemli bakanlık; İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü ise Milli Eğitim Bakanlığının en önemli birimidir.  


İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü, Bakanlığın insan gücü politikası ve planlaması ile insan kaynakları sisteminin geliştirilmesi konusunda çalışmalar yapmakla görevlendirilmiştir.


Bu genel müdürlüğün sorumluluk alanındaki bir başka konu, bakanlık personelinin atama ve nakil işlemleri gibi her zaman kamuoyunun gündeminde olan bir konudur.


İnsan kaynakları Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan gurup başkanlıklarından Özlük Ve Kadro Grup Başkanlığı, İnsan kaynaklarıyla ilgili kısa, orta ve uzun vadeli planlamalar yapmak, norm kadro iş ve işlemlerini yürütmekle;


Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Grup Başkanlığı ise Öğretmen atama ve yer değiştirme ile ilgili işlemleri yapmak, öğretmenlerin alan değişikliği ile ilgili iş ve işlemleri yapmak, öğretmenlerin atama ve yer değiştirmeye ilişkin kılavuzlarını hazırlamakla görevlendirilmiştir.


Atama Grup Başkanlığı ise Taşra Atama, İl İlçe Yönetici Atama, Eğitim Kurumları, İl Eğitim Denetmenleri ve Merkez Atama Çalışma Grubu olmak üzere çalışma guruplarına ayrılmış ve gurupların başına da birer Şube Müdürü görevlendirilmişlerdir.


Ne kadar mükemmel bir yapı?


Sanki eğitim camiasına mensup olan öğretmeninden, yöneticisine, memurundan, hizmetlisine her kesimin annesinden emdiği sütü burnundan getiren birim İnsan Kaynakları Genel Müdürü değil gibi.


Şaka gibi…


Yüz binlerce eğitim çalışanı ile dalga geçer gibi…


Eğitimcileri canından bezdirildi


Milli Eğitim Eski Bakanı Ömer Dinçer döneminde, İnsan Kaynakları genel Müdürlüğü’ne atanan Hikmet Çolak, bakanlığın en önemli biriminde adeta sorunları izlemekle yetiniyor. Dönemindeki uygulamalar bir bir yargıdan dönen Çolak, Milli Eğitim Bakanlığın gibi nitelikli insan kaynağına sahip bir bakanlıkta eğitimcileri çileden çıkaran uygulamalara imza atıyor. İnsan Kaynakları Genel Müdürü’nün değiştirilmemesine tepki gösteren eğitimciler, başarısız bürokratların uygulamalarının hükümete fatura edileceğini dile getiriyorlar. Döneminde insan kaynakları politikaları ile ilgili onlarca skandala imza atan, eğitimcileri canından bezdiren ve neden değiştirilmediği eğitim kamuoyu tarafından merak konusu olan Çolak’ın başında bulunduğu birimde adeta işler kilitlenmiş durumda…


Yönetmeliğin amir hükmüne rağmen kıllarını kıpırdatmıyorlar


Diğer yandan yönetmelik il içi atamaların mayısta başlatın diyor. Bakanlıktan yine ses seda yok. Yeni göreve başlayan müsteşarın bu süreci bilmemesi normal ama İnsan Kaynakları Genel Müdürünün bilmemesi hiçbir şekilde normal değildir.


Bu gün öğretmenler yaz tatiline ayrılacaklar ama yaz tatiline gönül rahatlığı ve sorunsuz bir şekilde giremeyecekler. Çünkü il içi ve il dışı isteğe bağlı yer değişikliği ve Özür durumuna bağlı yer değişikliği ile ilgili belirsizlikler devam ediyor.


Herkes, eğitim kurumlarının planlaması ile öğretmenlerin yaz tatili planlarını ve her şeyden önemlisi yönetmeliğin amir hükmünü kale almayan bu genel müdürlükteki bürokratlarının ne iş yaptığını merak ediyor?


Özlük ve Kadro Grup Başkanlığı, Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Grup Başkanlığı ve


Atama Grup Başkanlığındaki yetkililer aylardır, hatta yıllardır çözüm bekleyen bu problemlerle ilgili neden kıllarını kıpırdatmıyorlar?


Yeni müsteşar, bazı uygulamaları ile camiayı umutlandırırken başarılı olmanın ilk adımı ve olmazsa olmazı niteliğindeki bir soruyla yoluna devam etmesi gerekir.


O soru da bu iş bilmez, duyarsız ve kayıtsız bürokratlar en basit problemleri dahi çözebilecek kurumsal hafıza, mesleki deneyim ve mesleki etikten mahrum kişilerle yoluna devam edip etmeyeceğidir.  Milli Eğitimi iyi tanıyan bütün keskin gözler, Hikmet Çolak ve mesai arkadaşı bürokratların akıbetini büyük bir dikkatle izlemektedirler.


İşte Çolak’ın sorumlu olduğu birimle ilgili birkaç uygulama:


 


Norm fazlası öğretmen atamasında kaos yaşandı


4+4+4 sistemi sonrası norm fazlası duruma düşen öğretmenlerin atamalarına ilişkin belirsizlik her ilde birbirinden farklı uygulamalara sahne olmuş; bakanlığa gelen telefonlar muhatapsız kalmış; bakanlık bu kaosa adeta seyirci kalmış ve eğitim camiası bakanlığın insan kaynakları politikasına adeta isyan emiştir.


Kaybedilen tüm davalar İnsan Kaynakları birimi ile ilgili


Bakanlık hakkında açılan davalar sonucunda yargı kararının gerekçelerini, yeni yaptığı mevzuat düzenlemelerinde dikkate almayarak kamu zarara sebep olmakta ve hizmetin sekteye uğramasına neden olmaktadır. Bakanlık aleyhine açılan davaların tamamına yakını İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğünün görev alanına giren konular olup bunların da tamamına yakını bakanlık aleyhine sonuçlanmıştır. Bakanlığı uğrattığı maddi zararın yanı sıra kurumun saygınlığına verdiği zarar da dikkate alındığında telafisi imkânsız bu zararın sorumlusunun Genel Müdür Hikmet Çolak olduğu gün ışığı gibi ortadadır.


 Binlerce yönetici norm fazlası durumda


Kapatılan, Dönüştürülen ve Birleştirilen Okullardaki yöneticiler, bu dönüşümler öncesinde okulların öğrenci sayısı İlköğretim olarak hesaplanıp yönetici normları belirlenirken okulların İlkokul ve Ortaokul olarak dönüşümleri sonrası öğrenci sayıları yarı yarıya azalmış ve birçok yönetici norm kadro fazlası durumuna düşmüştür. 2012 yılının Nisan ayından itibaren dile getirilen norm kadro yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına yönelik beklentilere rağmen binlerce yönetici şu an kurumlarında norm fazlası duruma düşmüştür. Eğitim camiasının gözünü diktiği bakanlıkta en can alıcı konularda bile hiçbir çalışma yapılmaması, eğitim çalışanlarının bakanlığa olan inancını yitirmelerine neden olmuştur. Bu durumun sorumlusu da İnsan Kaynakları Genel Müdürü Hikmet Çolak’tır.


 


Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın göreve gelmesiyle, biriken devasa sorunların çözüleceği beklentisi içine giren eğitimcilerin, aylar sonra değişen müsteşarla umutları daha da arttı. Ancak Bakanlığın insan kaynakları politikasındaki zafiyetinin sorumlusu bürokratların hala koltuklarını korumaları kafaları karıştırıyor. Bakanlığın İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğünün yapması gerekirken yapmadıkları ile yapmaması gerekirken yaptıkları hataların bedellerini hep eğitimciler ödedi. Asım Gözükara, İnsan Kaynakları Genel Müdürü Hikmet Çolak ve Genel Müdürlüğündeki bürokratların imza attıkları skandalları yazmaya devam ediyor…

 


“Öğrenim Özrü” Kanunda yok, yönetmelikte var, kılavuzda yok!


Öğretmen Atama yönetmeliğinde, Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat Yasasının çıkarılmasının üzerinden iki yıla yakın bir süre geçmesine rağmen gerekli düzeltme ve güncellemeler yapılmadı. Geçen yıl yapılan özür durumuna bağlı yer değişikliğinde eğitim özrü olmadı için Danıştay kılavuzun bu hükmünü hukuka aykırı buldu. Oysa bu hüküm yönetmeliğe aykırı teşkilat yasasına uygundu. Bu iptal sebebi de yönetmeliğin güncellenmemiş olmasıydı. 


3 yıldır yapılması beklenen düzenleme hala yapılmadı


Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurumların Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapan Yönetmelik 22 Şubat 2011 Tarihinde Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş bu yönetmelikte “Okul veya kurumlarda açılan bilgi teknolojisi sınıflarında görev alacak öğretmenlerin, norm kadroları Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığının uygun görüşleri de alınarak Bakanlıkça belirlenir.” Hükmüne rağmen söz konusu değişiklik yapılmamış bakanlık bünyesindeki Bilişim Teknolojileri öğretmenleri mevzuattaki bu boşluk nedeniyle büyük mağduriyetler yaşamışlardır. Bu durumun sorumlusu bu kadar önemli bir konuda yönetmeliğin amir hükmüne rağmen hiçbir çalışma yapmayan İnsan Kaynakları Genel Müdürü Hikmet Çolak’tır. 


Teknoloji Tasarım Öğretmenlerinin atamasında skandal


2012-2 ilk atama döneminde Teknoloji ve Tasarım Öğretmenliğine atanan öğretmenlerin ataması Milli Eğitim Bakanlığınca 80 Sayılı Talim ve Terbiye Kurulu kararına göre atandığı Teknoloji ve Tasarım alanın mezun olduğu alana uygun olmadığı gerekçesi ile iptal edildi. Oysa 05 Temmuz 2012 tarih ve 97 sayılı karar ile değişiklik yapılan kararın geçici 4.maddede, İş Eğitimi (İş ve Teknik Eğitimi, Ev Ekonomisi, Ticaret) alan öğretmenliğine, 12.07.2004 tarihli ve 119 sayılı Kurul Kararı eki çizelgede kaynak gösterilen yükseköğretim programlarında 2009-2010 Öğretim Yılı ve daha önceki öğretim yıllarında öğrenim görmekte olup bu programlardan mezun olanların, Teknoloji ve Tasarım alanı öğretmenliğine atanabileceği belirtiliyor. Söz konusu kararın geçici maddesinin dikkate alınmaması yüzlerce öğretmeni mağdur etmiş ve öğretmenler haklarını almak için mahkeme yollarına düşmüşlerdir. Bakanlığın skandal niteliğindeki bu uygulaması sorumlusu da İnsan Kaynakları Genel Müdürü Hikmet Çolak’tır. 


Genel İdare, Teknik ve Yardımcı Hizmetler Sınıfına mensup çalışanların yönetmelik beklentisi ile ilgili hiçbir çalışma yapılmadı


Genel İdare Hizmetleri, Teknik Hizmetler ve Yardımcı Hizmetler Sınıfında görev yapan personelin görev tanımları ile atama ve yer değiştirme yönetmeliğine ilişkin beklentileri karşılıksız kalmış, eğitimin destek hizmeti niteliğindeki bu hizmet sınıfına mensup çalışanların tüm taleplerine kulak tıkanmıştır. Bakmakla yükümlü oldukları aile bireylerinin sağlık problemleri başta olmak üzere özel hayatlarında telafisi imkânsız zararlara rağmen yer değişikliği talebi kabul edilmeyen bu hizmet sınıflarının atama ve yer değiştirmelerine ilişkin düzenlemeler de İnsan Kaynakları Genel Müdürlü Hikmet Çolak’ın duyarsızlığına kurban gitmiştir.


MEB Yaz-boz tahtasına döndü


Milli Eğitim Müdürlüklerine tahsis edilen Şube Müdürü kadrolarına “Görevlendirme/Atama” konulu genelge yayınlanır yayınlanmaz eğitim çalışanlarından gelen tepkiler üzerine geri çekilerek yürürlükten kaldırılmıştır. İnsan kaynaklarının yönetimi konusundaki skandallara her gün yenisini ekleyen bakanlığın politikalarını belirleyen bürokratların son imza attıkları skandal ise yönetici atama yönetmeliği oldu.


Yönetici Atama Yönetmeliği isyan ettirdi


Eğitim çalışanları ve sendikalara karşı devlet sırrı gizliliğinde yapılan Yönetici Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği onlarca maddesi ile fiilen uygulanmaz ve hukuken de arızalarla doluydu. Bakanlığın sevk ve idaresindeki en önemli yönetmeliklerden biri olan bu yönetmelik hakkında henüz uygulanmadan tüm sendikalar tarafından dava açıldı. Yukarıda sıralanan konuların tamamının İnsan Kaynakları ile ilgili düzenlemeler olduğuna bakılırsa bakanlığın bu biriminin bütün sorunların kaynağı ve kilit noktası olduğu görülüyor.


Asım GÖZÜKARA


 


 


 


Kaynak: www.gazetekamu.com



MEB’in Katline Ferman Yazan Bürokrat

MEB'den ALAN Değişikliği ve Yerdeğiştirme İşlemleri

Eğitim Söz Sen Sendikası MEB Müsteşarı Yusuf TEKİN ile görüştü.

 


2012 Alan Değişikliğinin bir çok sıkıntıları da beraberinde getirdiğini bunun en önemli nedenlerinden birinin 5. sınıfların ilkokul bünyesinden alınarak ortaokul bünyesine alınmasını gösterdi. Bu durum sınıf öğretmenlerimizi norm fazlalığına düşürdüğünü bunun yanında hem sınıf hem branş öğretmenlerimize il dışı özre bağlı işlemlerde de tıkanıklıkların yaşanması , çözüm olarak öğretmenlerimize zihin engelliler ve teknoloji tasarım öğretmenliklerine geçirilmelerinin dayatma şeklinde, başka çare olmadığından geçtikleri böylece büyük sıkıntılara düştükleri belirtildi. Yine alan değişikliğinde yan alan ibarelerinden de norm fazlası olmadığı halde birçok öğretmenimizin bu durumdan yararlandığı birçoğunun da tüm bu geçişlerden pişman olduklarını belirtmişlerdir. Bu konuda Danıştay’da davası olduğu belirtilerek davanın hala sonuçlanmadığı ve yer değiştirme takviminde alan değişikliği ibaresinin de olduğu bunun ne şekilde olacağı sorulmuştur.


Yusuf BÜYÜK ve diğer yetkililer alan değişikliğinin olacağını belirtmişlerdir. Alan değişikliği kendi alanlarına dönüşlerle ilgili olacağı ve bunun ilk etap da kısmi olacağı belirtildi. Bununda nedeni özellikle sınıf öğretmenliği branşında norm fazlalığı olması,açık normlarında az olması bunun yanında ilk atamalarında olması gösterildi. Alan değişikliğinin kesin olarak ne zaman olacağı belli değil çünkü öncelikle TTK yeniden bu konuda karar alması gerekiyor.Karar alındıktan sonrada dönüşlerin nasıl olacağı ondan sonra belirleneceği görünüyor.


Ayrıca il içi,il dışı ve özre bağlı yer değişikliklerinin aynı zaman dilimlerinde yapılması söz konusu olabilir.Bunun nedeni de yer değişikliklerinin oldukça gecikmiş olmasıdır. Alan değişikliğinin de sanıyoruz ki bu değişikliklerden sonra olacağıdır. Yine anladık ki MEB yetkilileri alan değişikliği üzerine yapılan yan alan ve diğer belgesiz geçişlerden memnun değil. Yapılan hatanın öz eleştiri boyutunda söylemek istersek farkındalar. Tüm bunlar birleştiğinde şu durum ortaya çıkıyor; Danışmana sorduğumuz soruda alan değişikliği dava sonuçlanmadan önce yapacağınız gözüküyor , yeniden alan değişikliği ile branş değişikliği mi olacak yoksa geçenlere kendi alanlarına geçiş hakkı mı verilecek? Danışman yeniden aynı hatanın yapılacağını düşünmüyorum dedi.Sizin davanızı destekleyen bir geçiş olacak dedi.

Sendika yetkilileri;dava YD yönünde çıktığında davadan önce başvurup da geçemeyenlerin durumu nasıl belirecek sorusuna ise;onlarda yargı kararıyla bu geçişlerden sonra ayrıca planlanacak olmuştur.Yani tüm bunlar MEB’in yaptığı hataların ve sorunların giderilmesi için bir çıkış noktası olacaktır. Tabii ki bu durumda görülüyor ki Alan Değişikliği için yeniden TTK karar alacak çünkü önce ki bir defaya mahsus ibaresi taşıyordu. Böylece 2 türlü geriye dönüş olacak.


1.TTK kararı ile olacak ve nasıl olacağı belirlenecek. Bu durum kısmi olacak.

2.Yapılan bu işlem davayı destekler yönde olacak anlaşılıyor ki yetkililer davanın durumuyla ilgili bilgi sahibi oldukları anlaşılıyor.Dava sürecinin hala açıklanmamasının MEB’e süre tanındığı yönünde bekletildiğini düşünmekteyiz.Böylece davadan önce kendi işlemlerini yapacaklar.Daha sonra dava sonucuna göre de MEB yargı kararı uygulayacak. Bu süreçlerin uygulanması da hesap edersek şöyle olacağı görülüyor.


Adli tatil olmadan önce dava ilgili hakiminden çıkacağı görülüyor. Yani 20 Temmuz’a kadar en geç davanın süreci belli olacaktır.Daha sonra bunların tebliği,MEB’in düzenleme yapma tarihleri v.b devreye girecek. Tüm bu sürelerin olması tatil süresinin de bitmesini gösteriyor. Yargı kararı ile dönüşlerin tüm yer değiştirme ve norm fazlalıklarının tekrardan güncellendikten sonra planlanacağı gözükmektedir. Sendikamız davaya etki olmaması açısından davanın süreci ile ilgili tüm değerlendirmeleri dava sonucu açıklandıktan sonra kamuoyunun takdirine bırakarak sorgulatacaktır.


MEB'den ALAN Değişikliği ve Yerdeğiştirme İşlemleri

1 Temmuz 2013 Tarihli Resmî Gazete

1 Temmuz 2013 Tarihli ve 28694 Sayılı Resmî Gazete

 



YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ

 


BAKANLAR KURULU KARARLARI


2013/4961   İthalat Rejimine Ek Karar


2013/4963   Hırvatistan Cumhuriyeti Menşeli Bazı Tarım ve İşlenmiş Tarım Ürünlerinin İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanması Hakkında Karar


2013/4961   İthalat Rejimine Ek Karar


 


BAKANLIKLARA VEKÂLET ETME İŞLEMİ


—  Başbakan Yardımcısı Ali BABACAN’a, Kalkınma Bakanı Cevdet YILMAZ’ın Vekâlet Etmesine Dair Tezkere


—  Gençlik ve Spor Bakanlığına, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan BAYRAKTAR’ın Vekâlet Etmesine Dair Tezkere


 


YÖNETMELİKLER


—  Sebze ve Meyve Ticareti ve Toptancı Halleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik


—  Yüzüncü Yıl Üniversitesi Lisansüstü Eğitim-Öğretim ve Sınav Yönetmeliği


—  Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yaz Okulu Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik


 


 


İLÂNLAR


a – Yargı İlânları


b – Artırma, Eksiltme ve İhale İlânları


c – Çeşitli İlânlar


– T.C. Merkez Bankasınca Belirlenen Devlet İç Borçlanma Senetlerinin Günlük Değerleri


 



1 Temmuz 2013 Tarihli Resmî Gazete

4/C’liye 4 Cimrilik

Bilindiği üzere kamu kurum ve kuruluşlarında hizmetlerin yerine getirilmesi için zaman süreci içinde ihtiyaç ve problemleri gidermek için çeşitli yol yöntemler denenmiştir.

 


Bilindiği üzere kamu kurum ve kuruluşlarında hizmetlerin yerine getirilmesi için zaman süreci içinde ihtiyaç ve problemleri gidermek için çeşitli yol yöntemler denenmiştir. Bundan dolayı bugün kamu kurum ve kuruluşlarında personel rejimi incelendiğinde aynı çatı altında aynı işveren (devlet)e bağlı farklı farklı istihdam şekilleri önümüze çıkmaktadır. Bu istihdam şekillerinden bir kaçını sıralayacak olursak 6574/a, 657/b, 657/4/c 399, 5648 sayılı kanuna tabi sözleşmeli personel v.b. birçok statünün yanında hizmet satın alma yoluyla taşeron firmalar eli ile çalıştırılan taşeron işçiler  gibi çalışanlar bu kurumlarda görev almaktadır. Bu farklı hizmet grup ve sınıfındaki çalışanların her birinin mutlaka kendine göre sorunları ve dertleri vardır. 


Bugün bu farklı hizmet grubunda ki çalışanlardan 4/C olarak kısaca ifade edilen çalışan kesimin sorunlarına değinmeyi düşünüyoruz. Kamu kurumlarında bu statüde eskiden beri çalışanlar vardı. Sayıları az olduğundan ve haklarına emsallerine göre daha razı olduklarından son yıllara kadar kimse seslerini duymadı, ta ki “Tekel ve TEK gibi kuruluşlarda çalışan işçilerin işyerlerinin lağvedilmesi ile kamu kurum ve kuruluşlarına 4/C’li personel olarak yerleştirilmelerine kadar bu tarihte yüksek sesli itirazlar çıkmaya başladı. Zira bu personel grubuna siyaset kurumu adil bir çözüm üretememiştir. Herkesin malumu özgürlüklerin yanı sıra milli gelirin adil ve homojen dağılımı da ülkenin geleceği üzerinde mutlak etkenlerdendir. 


Bu bağlamda 4/C’li personelin ayrıntılarına girmeden yazının da başlığından hareketle inceleyelim. 


4/ C’li personelin ailesi yok sayılarak aile yardımı olarak adlandırılan eş ve çocuk yardımından yararlandırılmayarak birinci cimrilik yapılyor. 


4/C’li personel günün koşullarına uygun olarak bir ücret ile ücretlendirilmeyerek ikinci cimrilik yapılmaktadır. 


4/C’li personel maaş dışında ki  (harcırah ve fazla mesai v.b.) ücretlerden yararlandırılmayarak ve iş güvenliği (kadroya alma) sağlanmayarak üçüncü cimrilik yapılmaktadır. 


4/C’li personel kamu kurum ve kuruluşlarında görev tanımları yapılmayarak  herkesin emrinde bir görüntünün yanında bu çalışanların statülerinin ne olduğunun belli olmaması bu kesimin görüntüleri deve mi kuş mu mu? Misali bir görüntü ortaya çıkması suretiyle sosyal anlamda 4 ncü cimrilik yapılmış oluyor.


Bunların dışında bu personellerin bin bir sorunu mevcuttur. Sadece birkaç konu bile bu çalışanlara uygulanan ekonomik ve sosyal cimriliklerin ne kadar adaletten uzak olduğunu göstermektedir. Temennim bu çalışanların temsilcisi durumundaki yetkili konfederasyonun hazırlıklarını toplu sözleşmeye taşıyarak bu çalışan gurubun azami düzeyde ekonomik ve sosyal haklara kavuşturulmasıdır. 


Not: Yetkili konfederasyonu televizyondan takip edebildiğim kadar konun üzerine gidecektir. Ellerinin boş dönmemesi için bu mağdur çalışanlara dua ederek toplu sözleşmeye çıkılmadan önce  bizde Vira bismillah diyelim.


 


 


GazeteKamu.com



4/C’liye 4 Cimrilik

29 Haziran 2013 Cumartesi

30 Haziran 2013 Tarihli Resmî Gazete

30 Haziran 2013 Tarihli ve 28693 Sayılı Resmî Gazete

 



YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ

 


BAKANLAR KURULU KARARI


2013/4962   Kanuni veya İş Merkezi Maldivler’de Olup Uluslararası Hava Yolu Taşımacılığı Yapan Dar Mükellef Kurumların Türkiye’de Elde Ettikleri Hava Taşımacılık Kazançlarının Vergilendirilme Esasları Hakkında Karar


 


BAKANLIKLARA VEKÂLET ETME İŞLEMİ


—  Avrupa Birliği Bakanlığına, Adalet Bakanı Sadullah ERGİN’in Vekâlet Etmesine Dair Tezkere


—  Dışişleri Bakanlığına, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner YILDIZ’ın Vekâlet Etmesine Dair Tezkere


 


YÖNETMELİKLER


—  Türk Gıda Kodeksi Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği


—  Harran Üniversitesi Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği


—  İstanbul Medipol Üniversitesi Biohukuk Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik


—  Ordu Üniversitesi Önlisans ve Lisans Eğitim ve Öğretim Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik


 


DÜZELTME:   Namık Kemal Üniversitesi Önlisans ve Lisans Eğitim-Öğretim Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile İlgili


 


 


İLÂNLAR


a – Yargı İlânları


b – Artırma, Eksiltme ve İhale İlânları


c – Çeşitli İlânlar


– T.C. Merkez Bankasınca Belirlenen Devlet İç Borçlanma Senetlerinin Günlük Değerleri



30 Haziran 2013 Tarihli Resmî Gazete

Mahalli idarede doktora yapan memur sınavsız şube müdürü olabilir mi?

Soru:

1999 yılında lisansımı bitirdim ve aynı yıl araştırma görevlisi olarak başladım master ve doktoramı tamamladım 2011 yılı nisan ayına kadar yaklaşık 12 yıl üniversitede asistan idim, daha sonra bir belediyeye nakil olarak atandım ve belediyede Ocak 2012 itibariyle belediyenin bir departmanın vekaleten müdürü oldum ve hala devam etmekteyim, görevde yükselme sınavına girmeden başkan benim doktora yapmış olmamı ve hizmet süremi dikkate alarak beni direkt asaleten müdür olarak atayabilir mi?


Cevap:

Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği uygulamasında neler değişti?

Doktora yapmanın maaşa etkisi var mı?


Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelik 18/4/1999 tarih ve 23670 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur.

Anılan Yönetmeliğin 2 nci maddesinin 2 fıkrasına 1/3/2010 tarihli ve 2010/192 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile eklenen (f) bendinde “Bu Yönetmelik kapsamında bulunan ve doktora öğrenimini bitiren personelden, atanılacak görev için aranan ve 6 ncı maddenin ikinci fıkrasına göre hesaplanan toplam hizmet süresine sahip olmaları ve mevzuatla aranan öğrenim şartını taşımaları kaydıyla uzman veya aynı düzeydeki görevler ile daha alt görevlere,” yapılacak atamalarda bu Yönetmelik hükümleri uygulanmaz. hükmü getirilmiştir.

Mezkur yönetmeliğin Geçici 2 nci maddesinde “Belediyeler, il özel idareleri ile bunların kurdukları birlik, müessese ve işletmeler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlardaki memurların görevde yükselmelerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla İçişleri Bakanlığı tarafından Devlet Personel Başkanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden itibaren 6 ay içerisinde bir genel yönetmelik hazırlanarak yürürlüğe konulur.” hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıda belirtilen hüküm uyarınca, İçişleri Bakanlığınca hazırlanan ”Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik” 04.07.2009 tarihli ve 27278 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Mahalli İdarelerle İlgili Görevde Yükselme Yönetmeliği

Söz konusu yönetmeliğin 5 inci maddesinde “(1) Görevde yükselmeye tabi kadrolar şunlardır:

a) Yönetim hizmetleri grubu;

1) Müdür,

2) Koruma ve güvenlik görevlisi amiri, şef, koruma ve güvenlik şefi, bando şefi

b) Hukuk hizmetleri grubu;

1) Hukuk müşaviri,

c) Bilgi işlem hizmet grubu;

1) Çözümleyici,

ç) Araştırma ve planlama hizmetleri grubu;

1) Uzman,

d) İdari hizmetler grubu;

1) Ayniyat saymanı, muhasebeci, kontrol memuru, eğitmen,

2) Bilgisayar işletmeni, veri hazırlama kontrol işletmeni, veznedar, anbar memuru, ayniyat memuru, belediye trafik memuru, bilet satış memuru, evlendirme memuru, gemi adamı, gişe memuru, memur, mutemet, sayaç memuru, tahsildar, koruma ve güvenlik görevlisi,

3) Şoför.“hükmü bulunmaktadır.


Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar uyarınca; mahalli idarelerde görev yapan doktora yapmış devlet memuru ancak uzman veya aynı düzeydeki görevler ile daha alt görevlere atanabileceğinden Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik hükümleri uyarınca şube müdürü unvanlı kadroya sınavsız olarak atanamayacağı düşünülmektedir.



Mahalli idarede doktora yapan memur sınavsız şube müdürü olabilir mi?

Yardımcı hizmetlerde görev yapan memur teknikerlik sınavına girebilir mi?

Soru:

Yardımcı hizmetli sınıfında çalışan bir memur unvan değişikliği sınavı ile tekniker kadrosuna başvurabilir mi?


Cevap:

Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelik 18/4/1999 tarih ve 23670 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur.

Anılan Yönetmeliğin “Tanımlar” Başlıklı 4 üncü maddesinin (g) bendinde “Unvan değişikliği sınavı: En az ortaöğretim düzeyinde meslekî veya teknik eğitim sonucu ihraz edilen unvanlara ilişkin görevlere atanabilmek için, eğitime tabi tutulmaksızın yapılan yazılı sınavı, ifade eder.” hükmü yer almaktadır.

Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmeliğe 21/9/2004 tarihli ve 2004/8246 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile eklenilen ek 3 üncü maddesinde “Bu Yönetmelik kapsamındaki personelin, en az ortaöğretim düzeyinde mesleki veya teknik eğitim sonucu ihraz edilen unvanlara ilişkin görevlere atanmaları, bu Yönetmeliğin üçüncü bölümünde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde eğitime tabi tutulmaksızın yapılacak unvan değişikliği sınavı sonundaki başarısına göre gerçekleştirilir.

Unvan değişikliği sınavları, kurumlarca belirlenecek görev alanları ve atama yapılacak görevin niteliğine ilişkin konularda yazılı olarak yaptırılır ve bu sınavlara katılacaklarda, kurumda veya öğrenim durumları ile ilgisi bulunmayan görevlerde belirli süre hizmet yapmış olma şartı aranmaz. Unvan değişikliği sınavı kapsamındaki görevlere, sadece kurumun kendi personeli başvurabilir.

Unvan değişikliği sınavında yüz puan üzerinden en az yetmiş puan alanlar başarılı sayılır.

Bu Yönetmelik kapsamındaki personelden doktora öğrenimini bitirmiş olanlar, unvan değişikliği sınavına katılmaksızın öğrenimle ihraz edilen görevlere atanabilirler.
“denilmektedir.

Bu sebeple, yardımcı hizmetler sınıfında görev yapan memurlar teknik hizmetler sınıfında yer alan tekniker unvanı için yapılacak olan unvan değişikliği sınavına müracaat etmeleri ve sınava girmelerine engel bir husus bulunmamaktadır.



Yardımcı hizmetlerde görev yapan memur teknikerlik sınavına girebilir mi?

Farklı bakanlıkta sınav ile elde edilen tekniker unvanına yeniden nasıl atanılır?

Soru:

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında çevre sağlık teknisyeni iken girmiş görevde yükselme sınavı ile tekniker unvanını aldım. Daha sonra Sağlık Bakanlığına kurumlar arası nakil yolu ile geçtim. Geçiş esnasında teknikerlik unvanımdan feragat etmek zorunda kaldım. Teknikerlik unvanını geri alabilmem için ne yapmam gerekiyor. Geri alabilir miyim?


Cevap:

Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelik 18/04/1999 tarih ve 23670 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur.

Bu Genel Yönetmeliğin Geçici 3 üncü maddesinde ise; “Bu Yönetmelik kapsamına giren unvanları, ilgili mevzuatları uyarınca kazananların hakları saklıdır…” hükmü yer almaktadır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunun Memurların kurumlarınca görevlerinin ve yerlerinin değiştirilmesi” başlıklı 76 ncı maddesinde“Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68 inci maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler.
Memurlar istekleri ile, kurumlarında kazanılmış hak derecelerinin en çok üç derece altında aynı veya başka yerlerdeki kadrolara atanabilirler.

Aşağı dereceye atananların 68 inci maddede yazılı süre kaydı aranmaksızın eski derecelerine tekrar atanmaları mümkündür.

Kazanılmış hak derecelerinden aşağı derecelere atananların aylık derece ve kademeleri genel hükümlere göre tespit edilmekle beraber, atandıkları bu derecelerde geçirdikleri süreler (kesenek ve karşılık farklarının kendileri tarafından her ay T.C. Emekli Sandığına göderilmesini kabul etmeleri şartiyle) emeklilik yönünden eski derecelerinde değerlendirilir.”
hükmü bulunmaktadır.

Yukarıda ver verilen Kanun ve yönetmelik hükümleri uyarınca; Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında görevde yükselme yönetmeliği çerçevesinde tekniker unvanı hak eden atanan 657 sayılı Kanunun 76 maddesi hükümleri çerçevesinde Sağlık Bakanlığı Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak farklı bir unvana atanan kişinin yeniden Sağlık Bakanlığı Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği hükümlerine uyulmak suretiyle tekniker kadrosuna atanması mümkün bulunmaktadır.

Tekniker kadrosuna atanabilmek için boş tekniker kadrosunun bulunması ve bitirdiğiniz bölüm itibariyle idarenin hizmetinize ihtiyaç duyması ve idarenin takdiri çerçevesinde olmaktadır.



Farklı bakanlıkta sınav ile elde edilen tekniker unvanına yeniden nasıl atanılır?

Eş durumudan tayin olduktan sonra eşi işten ayrılan memur aile yardımı alabilir mi?

Soru:

Zorunlu hizmet görevimi yaparken eş durumundan ( 360 gün sigortalı ) başka bir zorunlu hizmet bölgesine tayin oldum. Şuan zorunlu hizmetimi yapıyorum. Belirli bir süre sonra eşim işten ayrıldı. Ben bu durumda aile yardımını alabilir miyim?


Cevap:

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun Aile Yardımı Ödeneği başlıklı 202 nci maddesinde ”Evli bulunan Devlet memurlarına aile yardımı ödeneği verilir.

Bu yardım, memurun her ne şekilde olursa olsun menfaat karşılığı çalışmayan veya herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan aylık almayan eşi için 1500, (2134) çocuklarından herbiri için de 250 gösterge rakamının (72 nci ay dahil olmak üzere 0-6 yaş grubunda yer alan çocuklar için bir kat artırımlı) aylık katsayısı ile çarpılması sonucu elde edilecek miktar üzerinden ödenir. (Mülga ikinci cümle: Eşlerden birine iş akdi veya toplu sözleşme gereği çocukları için yapılan aile yardımı ödeneği daha düşük ise, yalnız aradaki fark ödenir. Bu fıkrada yer alan gösterge rakamlarını 3 katına kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.”
 hükmü ve aile yardımı ödeneğine hak kazanma başlıklı 204 üncü maddesinde “Memur, eş için ödenen aile yardımı ödeneğine evlendiği; çocuk için ödenen yardıma da çocuğunun doğduğu tarihi takip eden ay başından itibaren hak kazanır.” hükmü ile aile yardımı ödeneği hakkını kaybetme 205 inci maddesinde ”Memur, eş için ödenen aile yardımı ödeneği hakkını eşinden boşanma veya eşinin ölümü, çocuk için ödenen yardım ödeneği hakkını da çocuğun ölümü veya 206 ncı maddedeki hallerin vukuunu takip eden ay başından itibaren kaybeder.” hükümleri ile düzenlenmiş bulunmaktadır.

Ayrıca, 31/12/2005 tarihli ve 26040 3. mükerrer sayılı Resmi Gazetede Merkezî Yönetim Harcama Belgeleri Yönetmeliği yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Anıllan Yönetmeliğin “Sosyal yardımlar” başlıklı 12 inci maddesinde “Kamu personeline yapılacak sosyal yardım ödemelerinde, ödemenin çeşidine göre aşağıda belirtilen belgeler aranır.

a) Evlenme yardımı: Aile yardımı bildirimi (Örnek No: 14) ödeme belgesine bağlanır.

b) Aile yardımı : Aylıklarla birlikte ödenen bu yardım, personelin ilk işe girişinde alınacak Aile Yardımı Bildirimine (Örnek : 14 ) dayanılarak ödenir. Bu bildirim, personelin aile yardımından yararlanan eş veya çocuk durumunda meydana gelen değişiklikler ile yer değiştirme suretiyle atama halinde yenilenir. Bildirimler, ödeme belgesinin Sayıştaya gönderilecek nüshasına eklenir.”
 hükmü yer almaktadır.

Merkezî Yönetim Harcama Belgeleri Yönetmeliğinin 12 maddesi hükmü uyarınca aile yardımı ödeneğinden faydalanabilmek için beyanname verilmesi ve bu bildirim, personelin aile yardımından yararlanan eş veya çocuk durumunda meydana gelen değişiklikler ile yer değiştirme suretiyle atama halinde yenilenmesi gerekmektedir.


Söz konusu hükümlerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde;

1- Eşi için aile yardımı ödeneği alabilmek için eşin menfaat karşılığı çalışmaması gerekmemektedir.

2-Eşi işten ayrılan Devlet memuru aile beyannamesi vermesi halinde mezkur hükümler uyarınca takip eden aybaşından itibaren aile yardımı ödeneğine hak kazanır.

3-Kurumsal mevzuat gereğince sağlık veya eş durumu mazeretiyle nakli yapılan personelin bu mazeretlerinin kalması halinde eski görev yerlerine atanmasına ilişkin düzenleme varsa bu hüküm uygulanabilir. Kurumunuz belirli olmadığından kurumsal mevzuata bakılamamıştır. Kendiniz kurumsal mevzuata bakmak suretiyle hareket etmenizi tavsiye etmekteyiz.



Eş durumudan tayin olduktan sonra eşi işten ayrılan memur aile yardımı alabilir mi?

Asli memur atanan adaylıkta işlediği fiil veya hal için verilen ceza sebebiyle görevine son verilir mi?

Soru:

2012 yılı Mayıs atamalarında aday memur olarak atandım. Görevime devam ederken bir vukuatım dolayısı ile hakkımda disiplin soruşturması açıldı. Disiplin soruşturmam devam ederken adaylığım kaldırıldı. Şimdi disiplin amiri disiplin cezası olarak kınama cezası verdi ve aday memurken bu fiili işlediğim için görevime son vermek istiyorlar. Yapılan işlem doğru mudur?


 


Cevap:

 


657 sayılı Devlet memurları Kanunun“Adaylık devresi içinde göreve son verme” başlıklı 6111 sayılı Kanunla değişik 56 ıncı maddesinde“Adaylık süresi içinde temel ve hazırlayıcı eğitim ve staj devrelerinin her birinde başarısız olanlarla adaylık süresi içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmıyacak durumları, göreve devamsızlıkları tespit edilenlerin disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişkileri kesilir.

İlişkileri kesilenler ilgili kurumlarca derhal Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.”
hükmü yer alacaktır.

Devlet memurlarının atamaya yetkili amirleri genellikle kamum kurum ve kuruluşlarının kuruluş kanunları ile belirlenmektedir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 124-136 maddelerinde disiplin hükümleri yer almaktadır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 125 inci maddesinde Devlet memurlarına verilecek disiplin cezaları ile her bir disiplin cezasını gerektiren fiil ve haller sayılmış (tadat) bulunmaktadır. Mezkûr 125 inci madde de disiplin cezaları;
A) Uyarma,

B) Kınama,

C) Aylıktan kesme,

D) Kademe ilerlemesinin durdurulması,

E) Devlet memurluğundan çıkarma 
olarak belirlenmiştir.

Mezkur Kanunu “Disiplin kurulları ve disiplin amirleri” başlıklı134 üncü maddesinde ”Disiplin ve soruşturma işlerinde kanunlarla verilen görevleri yapmak üzere Kurum merkezinde bir Yüksek Disiplin Kurulu ile her ilde, bölge esasına göre çalışan kuruluşlarda bölge merkezinde ve kurum merkezinde ayrıca Milli Eğitim müdürlüklerinde birer Disiplin Kurulu bulunur.

Bu kurulların kuruluş, üyelerinin görev süresi, görüşme ve karar usulü, hangi memurlar hakkında karar verebilecekleri ve disiplin amirlerinin tayin ve tespitinde uygulanacak esaslar ile bunların yetki ve sorumlulukları gibi hususlar Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.”
hükmü bulunmaktadır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun değişik 134 üncü maddesine dayanılarak 17/9/1982 tarih ve 8/5336 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Disiplin Kurulları Ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik 24/10/1982 tarih ve17848 sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.

Diğer taraftan, 657 sayılı Kanunun ”Uygulama” başlıklı 132 maddesinde “Disiplin cezaları verildiği tarihten itibaren hüküm ifade eder ve derhal uygulanır.

Aylıktan kesme cezası, cezanın veriliş tarihini takip eden aybaşında uygulanır.

Verilen disiplin cezaları üst disiplin amirine, Devlet memurluğundan çıkarma cezası ayrıca Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.

Aylıktan kesme cezası ile tecziye edilenler 5 yıl, kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile tecziye edilenler 10 yıl boyunca daire başkanı kadrolarına, daire başkanı kadrosunun dengi ve daha üstü kadrolara, bölge ve il teşkilatlarının en üst yönetici kadrolarına, düzenleyici ve denetleyici kurumların başkanlık ve üyeliklerine, vali ve büyükelçi kadrolarına atanamazlar.”
denilmektedir.

Söz konusu hüküm uyarınca disiplin cezası verildiği tarih itibariyle hüküm ifade eder hal ve fiili yapıldı zamana yürümez.

Yukarda yer verilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesi neticesinde; aday devlet memur iken işlediği fiil ve hal için yapılan disiplin soruşturması devam ederken 657 sayılı Kanunun 58 inci maddesi uyarınca asli memurluğa atanan memurun “kınama” cezası alması sebebiyle görevine son verilmesinin mümkün olmadığı değerlendirilmektedir.



Asli memur atanan adaylıkta işlediği fiil veya hal için verilen ceza sebebiyle görevine son verilir mi?

Gençlik ve Spor İl Müdürlükleri memurlarının imkanları

Soru:

Ben kurum değiştirmek üzere olan bir devlet memuruyum. Birçok kurum hakkında güncel bilgilere ulaşabildim ancak ne memurlar nette nede başka bir blog da gençlik ve spor hizmetleri il müdürlükleri hakkında güncel bilgiye ulaşamadım. Sizden ricam bu kurumda çalışanların maaşları nelerdir? Teknik memur ve diğerleri ne kadar ücret alıyorlar? Çalışma şartları nedir ve nasıldır? Yükselme imkânları nelerdir? Ön lisans diplomasına sahip olan bir tekniker o kurumda çalışıyorken lisans eğitimini tamamlarsa maaşında ya kariyerinde ne gibi değişmeler olur?


 


Cevap:

Gençlik ve spor il müdürlükleri 3/6/2011 tarihli ve 638 sayılı Gençlik Ve Spor Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümleri çerçevesinde kurulmuş olup bu Bakanlıkta çalışan devlet memurlarının ücretleri diğer bakanlık memurları arasında bir fark bulunmamaktadır.

Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan devlet memurlarının ücretlerinin unvan bazında birlikteliği 666 sayılı KHK ile sağlanmış olup, istisna birkaç kurum hariç bütün kurumlarda memur maaşları aynıdır. Gençlik ve Spor Bakanlığı istisna kurumlar arasında sayılmamaktadır.

Ön lisan mezunu devlet memuru lisans diploması alması halinde 657 sayılı Kanunun 36 maddesi hükmü çerçevesinde intibakı yapılır emsalini geçmemek üzere hizmetleri değerlendirilir. Bakanlığın görevde yükselme mevzuatı çerçevesinde görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarına girebilir.



Gençlik ve Spor İl Müdürlükleri memurlarının imkanları

İzin evrakını memur bizzat imzalatmalı mı?

Soru:

Yıllık izin almak isteyen bir memur izin kâğıdını izin alacağı amirine bizzat kendisinin imzalatması gerekir mi? Amiri bu konuda ısrar edebilir mi?


 


Cevap:

657 sayılı Devlet Memurları Kanunun İzin başlıklı 23 üncü maddesinde ”Devlet memurları, bu kanunda gösterilen süre ve şartlarla izin hakkına sahiptirler.”denilmektedir.

657 sayılı Kanunun genel haklar kapsamında sayılan müracaat, şikayet ve dava hakkı 21 inci madde de “Devlet memurları kurumlarıyla ilgili resmi ve şahsi işlerinden dolayı müracaat; amirleri veya kurumları tarafından kendilerine uygulanan idari eylem ve işlemlerden dolayı şikayet ve dava açma hakkına sahiptirler.

Müracaat ve şikayetler söz veya yazı ile en yakın amirden başlayarak silsile yolu ile şikayet edilen amirler atlanarak yapılır.

Müracaat ve şikayetler incelenerek en kısa zamanda ilgiliye bildirilir. Müracaat ve şikayetlerle ilgili esas ve usuller Başbakanlıkça hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.”
 şeklinde düzenlenmiştir. Anılan Maddenin son fıkrası hükmü uyarınca Devlet Memurlarının Müracaat ve Şikayetleri Hakkında Yönetmelik 28.11.1982 tarihli ve 8/5743 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulmuş olup,12.01.1983 tarihli ve 17926 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Devlet Memurlarının Müracaat ve Şikayetleri Hakkında Yönetmeliğin 11 inci maddesinde Devlet memurları kurumları ile ilgili resmi ve şahsi işlerinden dolayı müracaat hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra karar mercii başlıklı 12 inci maddesinde ”Müracaatlar hakkında karar verme yetkisi, kurumların çalışma usul ve esaslarını belirleyen Kanun, Tüzük ve Yönetmelikler ile müracaat konusunu çözümlemeye yetkili kılınan mercilere aittir.

Müracaatı kabul eden ancak sorunu çözümleme yetkisi bulunmayan amirler bunları silsile yolu ile birinci fıkrada belirtilen mercilere 3 gün içinde intikal ettirilir.

Toplu müracaat yasağı, şekil, yapılacak işlemler, süre, itiraz, müracaat edenin sorumluluğu konularında uygulanacak hükümler.”
denilmektedir.

Kamu kurum ve kuruluşları izinleri imzalayacak amirleri kurumsal mevzuatları ile belirlemeleri mümkün bulunmaktadır. Bu tür düzenlemelerde izin evrakının bizzat izin talep eden memur tarafından imzaya sunulması gibi bir düzenleme olmayacağı düşünülmektedir.

Devlet memuru genel ve kurumsal mevzuat hükümlerine uymak suretiyle izin talebini amire iletebilir.

Yukarıda yer verilen hükümler ve açıklamalar çerçevesinde;

1-İzinlerini imzalama yetkisi kanun ve genelgeler ile düzenlenmemiştir.

2-İzinleri imzalamaya yetkili olanlar kurumsal mevzuat ile düzenlenmektedir.

3-Kurumsal ikincil mevzuatın kanunlara aykırı olmaması gereklidir.

4-İzinleri kurumsal mevzuatta kimin imzalayacağı belirtildi ise o kadro unvanında görevli kişilerce imzalanması gerekir.

5-Evrakı imzaya sunacak olan personel düzenlemesi ise farklıdır. İzin belgesi de resmi evrak olup, genel olarak evrakları imzaya kim sunuyorsa izin evrakının da o kişi tarafından sunulması gerekir.

6- Kurumsal mevzuatta belirlenmemiş ise izin evrakının imzaya izin talep eden kişi tarafından sunulması şeklinde bir talebin doğru olmadığı değerlendirilmektedir.



İzin evrakını memur bizzat imzalatmalı mı?

Engelli memura verilen idari izinde vali talimatı şart değil

Soru:

Bilindiği üzere özürlü kamu personeline, Başbakanlığın 2002/58 SAYILI ÖZÜRLÜLER İLE İLGİLİ GENELGESİ’nin 3. maddesinde açıkça belirtilmiştir ki,

3- Ulusal düzeyde kabul edilen 10-16 Mayıs Sakatlar Haftasının ilk günü ile 3 Aralık Dünya Özürlüler Gününde, özürlülere yönelik faaliyet gösteren Konfederasyon, bağlı federasyonlar ve derneklerin kamu görevlisi olan yönetim kurulu üyeleri ile kamuda görev yapan tüm özürlüler idari izinli sayılacaktır.

Benim öğrenmek istediğim şudur;

1-Özürlü memur bu maddeye dayanarak amirine haber vererek idari izne çıkabilir mi?

2-Özürlü memur hakkında ilgili valilikten/kaymakamlıktan kamu kurumlarına yazı mı çıkması lazım?

3-Özürlü memurun bu idari iznini kullanması için ne yapması gerekir?


Cevap:

03/12/2002 tarihli ve 2002/58 sayılı Başbakanlık Genelgesinin 3 üncü maddesinde “Ulusal düzeyde kabul edilen 10-16 Mayıs Sakatlar Haftasının ilk günü ile 3 Aralık Dünya Özürlüler Gününde, özürlülere yönelik faaliyet gösteren Konfederasyon, bağlı federasyonlar ve derneklerin kamu görevlisi olan yönetim kurulu üyeleri ile kamuda görev yapan tüm özürlüler idari izinli sayılacaktır.

Olumsuz hava koşulları nedeniyle valiliklerce okulların tatil edilmesi halinde aynı bölgedeki kamu görevlisi özürlüler, ayrıca bir talimat ve talebe gerek kalmadan, belirlenen tatil süresince idari izinli sayılacaktır.”
denilmektedir.

Söz konusu Başbakanlık talimatı çerçevesinde;

1-Özürlü Devlet memurları 10 Mayıs tarihinde ve 03 Aralık tarihinde izinli sayılmaktadır.

2- Özürlü Devlet memurları olumsuz hava koşulları olması halinde valiliklerce okulların tatil edilmesi halinde ayrıca bir talimata ve talebe gerek kalmaksızın idari izinli sayılmaktadırlar.


Yukarıda yer verilen genelge ve açıklamalar uyarınca;

1-Özürlü Devlet memurları 10 Mayıs tarihinde ve 03 Aralık tarihinde yalnız amirlerine yanlış anlamaya mahal vermemek için haber vermeleri doğru olacaktır. Kamu kurum ve kuruluş amirlerinin başbakanın yazılı emrine aykırı hareket edecekleri düşünülemez.

2-10 Mayıs tarihinde ve 03 Aralık tarihinde kullanılacak idari izin için vali ve kaymakamlıktan ayrıca bir yazı yazılmasına gerek bulunmamaktadır.

3- Kötü hava şartları, koşulları sebebiyle okulların tatiline ilişkin çıkacak olan yazı ve talimat dışında ayrıca bir talimata gerek olmaksızın özürlü devlet memurları idari izinli sayılmaktadırlar.



Engelli memura verilen idari izinde vali talimatı şart değil

Müktesebimde değerlendirilen 11 yıl ile daire başkanı olarak atanabilir miyim?

Soru:

Lisans mezunuyum. Kamu kurumunda 4 derce şube müdürü olarak çalışmaktayım. 3 yıllık memuriyet hizmetim bulunmaktadır. Daha önce Milli Eğitim Bakanlığında görev yaptım. Memuriyetten önce özel okulda geçen 11 yıllık hizmetlerimin 2/3′ü 36 ıncı madde hükmü uyarınca memuriyetimde değerlendirildi. değerlendirilen bu süre dikkate alınarak 1 inci dereceli 3600 ek göstergeli daire başkanı unvanlı göreve atanabilir miyim?


 


Cevap:

657 sayılı Devlet Memurları Kanunun hükümleri uyarınca memurların kazanılmış hak aylık derece uygun kadrolarda istihdamları esastır. Bunun anılan kanunda birkaç istisnası bulunmaktadır.

İstisnaları sıralayacak olursak.

1-45 inci madde hükmü uyarınca 5-15 dereceli kadrolarda kazanılmış hak aylık derecenin üzerindeki kadroya atanma. Bu madde hükmü uyarınca üst derecelere atanan memurları aylıkları kazanılmış hak aylıkları üzerinden ödenmektedir.

2-59 madde hükmü uyarınca istisnai memur kadrolarına atanma, bu madde hükmü uyarınca üst derecelere atanan memurlar atandıkları kadro dereceleri esas alınmak suretiyle aylık almaktadırlar.

3-68/B bendi hükmü uyarınca üst dereceli kadrolara atanan memurlar atandıkları kadronun 1 inci kademesinin aylığını almaktadırlar.


657 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin ve kademeleri 74 üncü maddesi kurumlar arası nakilleri yapılmaktadır. Anılan 68 inci madde de ” B) Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfı ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı hariç, sınıfların 1, 2, 3 ve 4 üncü derecelerindeki kadrolarına, derece yükselmesindeki süre kaydı aranmaksızın, atanmasındaki usule göre daha aşağıdaki derecelerden atama yapılabilir.

Ancak, bu şekilde bir atamanın yapılabilmesi için ilgilinin;

a) 1 inci dereceli kadrolardan ek göstergesi 5300 ve daha yukarıda olanlar için en az 12 yıl,

b) 1 inci ve 2 nci dereceli kadrolardan ek göstergesi 5300′den az olanlar için en az 10 yıl,

c) 3 üncü ve 4 üncü dereceli kadrolar için en az 8 yıl,

hizmetinin bulunması ve yükseköğrenim görmüş olması şarttır. Dört yıldan az süreli yükseköğrenim görenler için bu sürelere iki yıl ilave edilir. Bu sürelerin hesabında; 8/6/1984 tarihli ve 217 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesi kapsamına dâhil kurumlarda fiilen çalışılan süreler ile Yasama Organı Üyeliğinde, belediye başkanlığında, belediye ve il genel meclisi üyeliğinde, kanunlarla kurulan fonlarda, muvazzaf askerlikte, okul devresi dâhil yedek subaylıkta ve uluslararası kuruluşlarda geçen sürelerin tamamı ile yükseköğrenim gördükten sonra özel kurumlarda veya serbest olarak çalıştıkları sürenin; Başbakanlık ve bakanlıkların bağlı ve ilgili kuruluşlarının müsteşar ve müsteşar yardımcıları ile en üst yönetici konumundaki genel müdür ve başkan kadrolarına atanacaklar için tamamı, diğer kadrolara atanacaklar için altı yılı geçmemek üzere dörtte üçü dikkate alınır.

Bu bent hükümlerine göre atananlar atandıkları kadronun aylık (Ek gösterge dahil) ve diğer haklarından yararlanırlar. Bu suretle üst dereceye atananların bu kadrolarda geçirdikleri her yıl kademe ilerlemesi ve her “3″ yıl derece yükselmesi sayılmak suretiyle kazanılmış hak ve emeklilik keseneğine esas aylık derecelerinin yükselmesinde gözönüne alınır. Ancak atandıkları kadro aylıkları, başka görevlere atanma halinde kazanılmış hak sayılmaz.

C) Derece yükselmesi ile ilgili onay mercii atamaya yetkili amirdir. Müşterek kararla atanmış olanların derece yükselmeleri, ilgili bakanın veya yetkili kıldığı makamın onayı ile yapılır. Üst derece kadroya atanmış olup da kazanılmış hak ve emeklilik keseneğine esas aylık dereceleri daha aşağıda bulunanların (45 inci maddenin ikinci fıkrasına göre yapılan atamalar hariç), kazanılmış hak ve emeklilik keseneğine esas aylık derecelerinin yükseltilmeleri için, bu hâlin devamı süresince yukarıda belirtilen onay aranmaz.
“denilmektedir.

Söz konusu hüküm devlet memurlarının kazanılmış hak aylık derecelerinin üzerindeki kadrolara atanmasına ilişki usul ve esasları düzenlemektedir. Başbakanlık ve bakanlıkların bağlı ve ilgili kuruluşlarının müsteşar ve müsteşar yardımcıları ile en üst yönetici konumundaki genel müdür ve başkan kadrolarına atamada hizmetlerin tamamı değerlendirilirken diğer kadrolara atanmada değerlendirilmiş süre 6 yılı geçememektedir.


Diğer taraftan, memurların memuriyetten ayrılarak veya memuriyetten önce mesleklerini kamu kurumlarında veya özel sektörde icra etmeleri halinde söz konusu hizmetlerin kazanılmış hak aylık derece ve kademelerinde değerlendirilmesi hususu 657 sayılı Kanunun 36 maddesinde düzenlenmiştir.

Mezkûr 36 ncı maddenin Ortak Hükümler başlıklı bölümünün (C) bendinin 5inci fıkrasında “Özel okullarda öğretmenlik veya yöneticilik yaptıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı emrinde memuriyet kabul edenlerin özel okullarda geçen hizmet sürelerinin 2/3 ünün her yılı bir kademe ilerlemesine ve her üç yılı bir derece yükselmesine esas olacak şekilde değerlendirilir.

Yukarıdaki fıkralara göre, değerlendirilecek hizmet süresinden sadece özel sektörde geçen süre 12 yılı geçemez.

Ancak, T. C. Emekli Sandığı ve Sosyal Sigortalar kanunlarına tabi görevlerde bulunmuş olanların kazanılmış hakları saklıdır.

Yapılacak intibak neticesinde ilgililerin girecekleri dereceler öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri derecenin son kademe aylığını geçemez.”
hükümleri bulunmaktadır.


Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar uyarınca;

1-Memuriyetten önce veya memuriyetten ayrıldıktan sonra özel ve resmi daireler ile mesleklerini serbest olarak icra eden memurların bu hizmetlerinin kazanılmış hak aylık derece ve kademelerinde değerlendirilmesi 657 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinde düzenlenmiştir.

2-Memurların kazanılmış hak aylıklarının üzerinde 1-4 dereceli kadro görevlerine atanması ise 68 inci maddenin(B) bendinde düzenlenmiştir. 36 madde uyarınca değerlendirilen süre esas alınarak 1-4 üncü dereceli karolara atama yapılamaz.

3- Başbakanlık ve bakanlıkların bağlı ve ilgili kuruluşlarının müsteşar ve müsteşar yardımcıları ile en üst yönetici konumundaki genel müdür ve başkan kadroları dışındaki kadrolara atanmada en fazla 6 yıllık süre değerlendirilmektedir.

4- 3600 ek göstergeli 1 dereceli daire başkanı kadrosuna atanmak için lisans mezunlarının 10 yıllık hizmetlerinin bulunması gerekmektedir.

5-3 yıl memuriyet hizmeti ve 6 yıl da 68 inci madde uyarınca değerlendirilen hizmet süresinin toplamı 9 yıl olması sebebiyle 3600 ek göstergeli 1 dereceli daire başkanı kadrosuna atanmanızın mümkün olmadığı değerlendirilmektedir.



Müktesebimde değerlendirilen 11 yıl ile daire başkanı olarak atanabilir miyim?