7 Haziran 2013 Cuma

Hekim Gelirlerinin İyileştirilmesi İçin Formül Önerisi

Yaklaşık 2 hafta önce Edirne’de Sayın Sağlık Bakanımızın da katıldığı 15. Üniversite Hastaneleri Birliği Toplantısı gerçekleştirildi.


 


Toplantıda Bakanımız mali iyileştirmeler konusunda canı gönülden arzulamasına rağmen güzel haberler veremeyeceğini, belki 2014 yılında ümit verici şeyler olabileceğini söyledi. Yine aynı konuşmasında aslında öğretim üyelerinin durumunun çok da kötü olmadığını, öğretim üyelerinin ortalama 11 000 TL ücret aldığını söyledi. Kendisine mali uzmanlar bu şekilde iletmiş.


 


Bir zamanlar eski bakanının doktorlara 15 000 TL veriyoruz yinede doğuya gönderemiyorlar söylemiyle TV’lerde provokasyon yapması gibi bir şakaydı herhalde bu. Tüm salondakiler hayret ve şaşkınlıkla birbirinin yüzüne baktı tabi. Sesler yükseldi, itirazlar geldi. Gerçekten dışardan birileri sürekli bizim cebimize kaç para girdiğini hesaplıyor, abarttıkça da abartıyor galiba (maksatlı/maksatsız bilemem). Ama bu asılsız rakamların bakanlar kuruluna, ekonomi koordinasyon toplantılarına götürüldüğünü, öğretim üyeleri ortalama 11 000 TL ücret alıyor şeklindeki asılsız bir veri ile planlama yapıldığını düşünsenize. Doğal olarak bu toplantıdan öğretim üyesine değil iyileştirme mevcudu azaltma yolunda bir karar çıkar herhalde.


 


Sayın Bakanımıza emsal teşkil etmesi ve daha gerçekçi verilere sahip olması açısından hastanemizden örnek vereyim de ekonomi koordinasyon toplantılarında hiç olmazsa elimizdekileri de almaya çalışmasınlar. KSÜ Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden Yrd. Doç. ortalaması 5 000 (maaş, döner, ders ücreti olmak üzere her şey dahil rakamdır), Doç. ortalaması 7 000 TL (her şey dahil), Prof. ortalaması ise 8 500 TL’dir.


 


Sayın bakan aynı toplantıda SGK ya gönderilen faturaların (yıl olarak) 5 Milyar TL’sini Üniversite hastaneleri, 7 Milyar TL’sini Özel hastaneler, 18 Milyar TL’sini ise devlet hastanelerden olduğunu ifade etti.


 


Bu pencereden bakınca akla gelen sorular;


1) Üniversite hastaneleri daha komplike ve ağır vakaları tedavi ettiği halde özel hastanelerden cirosunun düşük olmasının nedeni özellerin fatura şişirmesi mi, özele devlet tarafından daha yüksek ücret ödenmesi mi, özel sayısının üniversite sayısından daha fazla olması mı?


 


2) Global bütçe uygulandığı için faturaları denetlenmeyen devlet hastanelerinde daha yüksek döner alma adına puansal girişimlerin abartılması mı (yanlış anlaşılmasın kimseyi itham etmiyorum, şeytanımın aklıma getirdiği sorular bunlar).


 


Yukarıdaki rakamlara göre birde doktorların gelir dağılımına bakalım; özeldeki doktor>devletteki doktor≥ASM doktoru> ve gururla sunarım üniversitedeki doktor. İşte sayın bakanım gerçek rakamlar.


 


Bir istatistik daha vereyim; SGK kesinti oranları Devlet hastanelerinde %0 (Hastaya 3000 cc otomobil motoru taktım diye epikrize yaz ve fatura et SGK öder), özel hastanelerin kesintisi %0-2 arasında, üniversite hastanelerinin kesintisi ise %10’larda. Hatta kesintiyi savunmak için SGK’ya gittiğinizde akciğer kist hidatiği nedeni ile opere ettiğiniz hastanın kesinti nedeni olarak ‘bu hastaya medikal tedavi verilmeliydi, operasyon endikasyonu yok, fatura bedelinin tümü kesilmiştir’ diye bir gerekçe ile karşılaşabilirsiniz. Yani SGK fatura inceleme biriminde görevli bir sağlık memuru üniversite hocasının endikasyonunu beğenmeyebiliyor. Kıyamet günü yaklaşıyor herhalde.


 


Aynı toplantıda üniversite hastanelerinin mali durumunu ve öğretim üyelerinin kazancını artırma, özele geçişleri azaltma konularında öneri ve çalışmalardan bahsedildi. Bu toplantının ağırlıklı konukları maliye bürokratlarıydı. Sağolsunlar,  Üniversite Hastaneleri Birliği’nin değerli yöneticileri, değerli hocalarımız ve Üniversite yöneticilerimiz gerçekten bu konu ile ilgili olarak çok fazla gayret sarfediyorlar, çözüm önerileriyle bürokratların, yetkililerin karşısına çıkıyorlar, azimle mücadele ediyorlar, öğretim üyeleri olarak kendilerine sonsuz şükran borçluyuz.


 


Bu çalışmalardan çıkan genel öneriler şu şekilde


1) kurumun gelirlerini artırma


2) kurumun giderlerini azaltma.


 


Gelir artırıcı faaliyet olarak SGK’dan üniversitelere ödenen vaka başı ücretlerin artırılması, ek ücret alma gibi öneriler var. Gider azaltıcı öneriler ise 4B’nin maliyeye devri, BAP kesintilerinin azaltılması vs. Güzel çözüm yolları, aklın yolu bir, ancak hizmet alıcı tekel olunca kim dinler bu önerileri. Maliye sorun bu, çözüm bu, ancak ödenek yok üzgünüm diyor. SGK biryandan medulla denen kurt kapanı sistemi ile senin fatura kesmeni çeşitli hatalar verdirerek engelliyor, güne takılıp faturanı yok ediyor, öte yandan kesebildiğin faturaların da canına okumak için kurduğu ekibi ile fatura bedelindeki doktora döner olarak dağıtacağın karı tırpanlıyor. Kaldı ellerim bomboş.


 


Konuyu çok dağıttım farkındayım ama insan dolu olunca neyi anlatacağını şaşırıyor, özür.


 


Gelelim sebebi yazıma. Yukarıdaki gibi bir çok kurumsal gelir artırıcı öneriler hep masaya yatırıldı. Benim önerim ise bireysel bazda. Önereceğim şeyleri maliyenin kurt bürokratları belki daha birinci sınıf talebesi iken çerez ders olarak öğrenmiştir ama yinede bana düşen söylemek.


 


Malum karlılık yani cepte kalan net para ya gelirin artması, ya giderin azalması, ya da kombine şekli ile olur. Bu açıdan bireysel inceleme yaptığımızda döner olarak veya maaş olarak bize ekstradan kimsenin bir şey vermeye hevesi olmadığı açık. Belki bizden aldıklarını (yani kazancımızdan kestikleri vergileri) biraz azaltabilirler mi?


 


Yine malum devlet baba bize maaşı, döneri vermeden kendi aslan payını kesiyor. Sadece maaş alsak bir üst vergi dilimine belki 5 ay sonra gireceğiz, yıl bazında daha az vergi ödeyeceğiz. Ama uyanık maliye tüm gelirlerimizi üst üste koyup, çok kısa sürede bir üst vergi dilimine sokarak daha çok vergi alıyor. Üstelik emekliliğimize sadece temel maaşı yansıtıp düşük emeklilik ikramiyesi ve maaşına talim ettiriyor. Vergi alırken tüm kazacımız hesaplanıyor, emekliliğe yansırken sadece temel maaş, bunun adı sebebini sormadan öde vergisi olsa gerek. Maliye bizleri aslında bir gelir kapısı haline getirmiş, fakında mıyız bilmem.


 


Lütfen aşağıdaki tabloları inceleyelim.


 






















































AYÖRNEK MAAŞTOPLAM

MAAŞ

VERGİ

DİLİMİ

125002500%15
225005000%15
325007500%15
4250010000%15
5250012500%20
6250015000%20
7250017500%20
8250020000%20
9250022500%20
10250025000%20
11250027500%20
12250030000%20

 


 


 


 


 





























































































AYÖRNEK

MAAŞ

TOPLAM

MAAŞ

ÖRNEK

DÖNER

TOPLAM DÖNERTOPLAM KAZANÇVERGİ DİLİMİ
125002500400040006500%15
2250050004000800013000%20
32500750040001200019500%20
425001000040001600026000%20
525001250040002000032500%27
625001500040002400039000%27
725001750040002800045500%27
825002000040003200052000%27
925002250040003600058500%27
1025002500040004000065000%27
1125002750040004400071500%27
1225003000040004800078000%27

 


 


Yukarıdaki tablolar incelendiğinde ilk tabloya göre maaştan 5. aydan itibaren %20’lik vergi dilimine girilmesi gerekirken, döner ile maaş toplandığında daha ikinci aydan itibaren %20 dilime giriyoruz yani maliye bizden fazladan 3 ay %5 vergi alıyor. Aynı hesap döner tek başına hesaplandığında da ortaya çıkacaktır.


 


Özetle maliye maaş ve döneri birlikte hesaplayarak erken sürede vergi dilimimizi yükseltip cebimizden fazla para almaktadır. Maliye bize ek ödeme yollarını aramayı boş verin hülle ile bizi gelir kapısı haline getirmiş, lütfen dikkat.


 


Önerilerime gelince (tabi dinleyen olursa)


1)      Maaş ve dönerimizin birbirinden bağımsız olarak vergilendirilmesi


2)      Maaştan alınan vergi emekliliğe yansıyor, döner vergisi emekliliğe yansımadığı için dönerden alınan verginin bu nedenle azaltılması veya muaf tutulması


 


 


Maliyenin hiç yanaşacağını sanmıyorum ama hiç olmazsa kardan zarar etme mantığı ile konuya eğilip biraz vicdani davranırlarsa öğretim üyelerine ek bir mali katkı sağlayacağı düşüncesi ile bu formülü kamu ile paylaşmak istedim.


 


 


Saygılarımla.


Yrd. Doç. Dr. Mahmut TOKUR


Göğüs Cerrahisi Uzmanı



Hekim Gelirlerinin İyileştirilmesi İçin Formül Önerisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder